Ben o talihsiz olaydan sonra burada tekrar bulunmadım.
- I haven't been back here since that unfortunate incident.
Dün yağmur yağması talihsizdi.
- It was unfortunate that it rained yesterday.
Evde şanssız bir kaza vardı.
- There was an unfortunate incident at home.
O başarısız olsaydı şanssız olurdu.
- It would be unfortunate if he were to fail.
Hayır, ne yazık ki; aksine.
- No, unfortunately; on the contrary.