noon noon 2, 12

listen to the pronunciation of noon noon 2, 12
Englisch - Türkisch

Definition von noon noon 2, 12 im Englisch Türkisch wörterbuch

noon
öğle

O buraya öğleden önce geldi. - He came here before noon.

O bebek öğleye kadar beş saat uyumuş olacak. - That baby will have slept five hours by noon.

noon
öğle vaktinde olan
noon
gün ortası
noon
günorta
noon
günorta vakti
noon
eski noontid öğle vakti
noon
doruk
noon
{s} öğlen

Öğlen yemeğimizi genellikle öğlen yeriz. - We usually have lunch at noon.

Ken öğlene kadar evde olacaktır. - Ken will be at home until noon.

noon
high noon tam öğle vakti
noon
en parlak ve en başarılı devre
noon
(Askeri) ÖĞLE VAKTİ: Güneşin belirli bir meridyeni geçtiği, yani güneşin mahalli saat açısı sıfır olduğu zaman. İlgili güneşe göre adlandırılır
noon
{i} öğle vakti

Tom, Mary'nin öğle yemeğini her zaman öğle vakti yediğini söylüyor. - Tom says Mary always eats lunch at noon.

noon
en parlak veya en başarılı devre
noon
noon hour öğle paydosu
noon
noonday öğle vakti
Englisch - Englisch
noon
noon noon 2, 12
Favoriten