Bu şarkıyı bu sabahtan beri sürekli dinliyorum.
- I've been listening to this song non-stop since this morning.
Lindbergh'in tek başına sürekli transatlantik uçuşu kayda değer bir başarıydı.
- Lindbergh's solo nonstop transatlantic flight was a remarkable accomplishment.
Tom tam bir saat boyunca kesintisiz konuştu.
- Tom talked nonstop for a full hour.
Üç gündür kesintisiz yağmur yağıyor.
- It has been raining nonstop for three days.
Osaka'dan Los Angeles'a aktarmasız uçtuk.
- We flew nonstop from Osaka to Los Angeles.
New York'a aktarmasız bir uçuş istiyorum.
- I'd like a nonstop flight to New York.
He worked nonstop for fourteen hours yesterday, just so he could get today off.