Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
- Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
What are those little dots?
- Şu küçük noktalar nedir?
Everyone has both strong and weak points.
- Herkesin hem güçlü hem de zayıf noktaları vardır.
Every man has his own strong points.
- Her insanın kendi güçlü noktaları vardır.
Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
- Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
The Earth and Sun are just tiny dots among the billions of stars in the Milky Way Galaxy.
- Dünya ve Güneş, Samanyolu Galaksi'sindeki milyarlarca yıldız arasında sadece ufacık noktadırlar.
Everyone has both strong and weak points.
- Herkesin hem güçlü hem de zayıf noktaları vardır.
Fourthly, my first three points do not exist.
- Dördüncü olarak, benim ilk üç noktam yoktur.
Seeing the face of his wife covered in green spots, he had a heart attack. Yet another victim of the killer cucumber!
- Karısının yeşil noktalarla kaplanmış yüzünü görünce kalp krizi geçirdi. Katil salatalığın bir kurbanı daha!
We met at the designated spot.
- Biz belirlenen noktada buluştuk.
There's a full stop missing from the end of the sentence.
- Bu cümlenin sonunda bir nokta eksik.
One should add a full stop at the end of the sentence.
- Cümlenin sonunda nokta konulmalı.
At the end of the sentence, you should add a period.
- Cümlenin sonuna bir nokta eklemen gerekir.
In my language, the , is called comma, the ; is called semicolon, : is called colon, ... are called ellipsis, and this sentence ends with a period.
- Benim dilimde , virgül, ; noktalı virgül, : iki nokta üstüste, ... üç nokta şeklinde adlandırılır ve bu cümle bir noktayla biter.
What are those little dots?
- Şu küçük noktalar nedir?
Sami connected the dots.
- Sami noktaları birleştirdi.
Every man has his own strong points.
- Her insanın kendi güçlü noktaları vardır.
Fourthly, my first three points do not exist.
- Dördüncü olarak, benim ilk üç noktam yoktur.
We need to put a stop to this now.
- Şimdi buna bir nokta koymalıyız.
Please put a stop to this nonsense.
- Lütfen bu saçmalığa bir nokta koy.
The teacher particularly emphasized that point.
- Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.