nokta

listen to the pronunciation of nokta
Türkisch - Englisch
point

You sure guessed the critical points of that teacher's exam. - O öğretmenin sınavının kritik noktaları emin olarak tahmin ettin.

This lake is deepest at this point. - Bu göl bu noktada en derin.

dot

Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille. - Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.

Please cut along the dotted line. - Lütfen noktalı çizgi boyunca kesin.

spot

The lake is deepest at this spot. - Göl bu noktada en derindir.

We met at the designated spot. - Biz belirlenen noktada buluştuk.

full stop

One should add a full stop at the end of the sentence. - Cümlenin sonunda nokta konulmalı.

There needs to be a full stop at the end of a sentence. - Bir cümlenin sonunda nokta olması gerekir.

period

There needs to be a period at the end of a sentence. - Bir cümlenin sonunda bir nokta olmalı.

You can't replace the comma with a period in this sentence. - Bu cümlede virgülü bir noktayla değiştiremezsiniz.

stage
(Bilgisayar) dots

The Earth and Sun are just tiny dots among the billions of stars in the Milky Way Galaxy. - Dünya ve Güneş, Samanyolu Galaksi'sindeki milyarlarca yıldız arasında sadece ufacık noktadırlar.

Sami connected the dots. - Sami noktaları birleştirdi.

vertex
(Bilgisayar) points

Every man has his own strong points. - Her insanın kendi güçlü noktaları vardır.

You sure guessed the critical points of that teacher's exam. - O öğretmenin sınavının kritik noktaları emin olarak tahmin ettin.

(Bilgisayar) pels
police post
(Havacılık) spool
subject
(Matematik) point
spot, speck
speck
point, item, particular (under discussion)
post
place, spot
tittle
stop

We need to put a stop to this now. - Şimdi buna bir nokta koymalıyız.

Please put a stop to this nonsense. - Lütfen bu saçmalığa bir nokta koy.

speckle
point, dot; full stop, period; speck, spot; place, spot; subject, point; military post, police post
full point
particular

The teacher particularly emphasized that point. - Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.

punctuation period, Brit. full stop
point (along a road where a policeman or soldier is always to be found)
pinpoint
point, dot
fleck
period , dot , point
macula
punctum
the point is
nokta ekle
(Bilgisayar) add periods
nokta ekle
(Bilgisayar) add point
nokta grubu
(Kimya) point group
nokta sil
(Bilgisayar) delete point
nokta çizgi
(Bilgisayar) dot dash
nokta-yük
(Fizik) point charge
nokta-çizgi
(Bilgisayar) dot-dash
nokta/inç
(Bilgisayar) dots per inch
nokta/inç
(Bilgisayar) dpi
nokta-i istimdat
dot-i istimdat
nokta ateşi
(Askeri) point fire
nokta atışı
(Avcılık) point shot
nokta basıcı
dot printer
nokta bağ
dative bond
nokta böl
(Bilgisayar) split point
nokta frekansı
dot frequency
nokta gama
point gamma
nokta hız
spot speed
nokta ile ayırmak
(rakamlar) point off places
nokta inişi
spot landing
nokta kaynağı
point welding, spot welding
nokta kaynağı
1. spot welding. 2. (a) spot-weld
nokta kaynağı ile tutturmak
spot weld
nokta kaynağı yapmak
to spot-weld
nokta keşfi
(Askeri) point reckon
nokta konumlama veri tabanı
(Askeri) point positioning database
nokta koymak
dot
nokta koymak
to bring to an end, to finish, to end
nokta koymak
put a period to
nokta koymak
1. to put a period or dot. 2. to finish, wind (something) up
nokta koymak
put a stop to
nokta küme
point set
nokta matris
dot-matrix
nokta olmak
slang 1. to beat it, get lost. 2. (for a dope-taker) to be so high he can't move a muscle. iki
nokta pergeli
bow compass
nokta raporu
(Askeri) spot report
nokta teması
point contact
nokta yapmak
spot
nokta yazıcı
dot printer
nokta yağış
(Çevre) point rainfall
nokta yük
point charge
nokta yük
concentrated load
nokta yükü
point load
nokta zımbası
centre punch
nokta çarpımı
dot product
nokta çevrimi
dot cycle
nokta üreteci
dot generator
nokta üst üste punctuation colon
sıra
parlak nokta
highlight
tepe nokta
summit
aleyhteki nokta
con
iki nokta
colon

A space is missing before the colon. - İki nokta üst üste'den önce boşluk eksik.

In my language, the , is called comma, the ; is called semicolon, : is called colon, ... are called ellipsis, and this sentence ends with a period. - Benim dilimde , virgül, ; noktalı virgül, : iki nokta üstüste, ... üç nokta şeklinde adlandırılır ve bu cümle bir noktayla biter.

kör nokta
blind spot

When driving a car, you must pay attention to the blind spot. - Araba kullanırken, kör noktaya dikkat etmeniz gerekir.

tepe nokta
pinnacle
aktif nokta
(Kimya) active site
deride oluşan siyah nokta
blackhead
düzenli nokta
regular point
ekstrem nokta
(Matematik) extreme point
esas nokta
(Askeri) directing point
esas nokta
datum point
etkin nokta
(Bilgisayar) hot spot
hassas nokta
nicety
hassas nokta
(Askeri) vulnerable point
iki nokta
(Bilgisayar) double dot
kilit nokta
key point
koyu nokta
(Bilgisayar) bullet
kırmızı nokta
(Basın) scarlet letter
mavi nokta
(Bilgisayar) blue dot
mavi nokta
(Bilgisayar) blueprint
nazik nokta
critical point
noktalar
(Bilgisayar) dots

Sami connected the dots. - Sami noktaları birleştirdi.

What are those little dots? - Şu küçük noktalar nedir?

noktalar
points

You sure guessed the critical points of that teacher's exam. - O öğretmenin sınavının kritik noktaları emin olarak tahmin ettin.

Everyone has both strong and weak points. - Herkesin hem güçlü hem de zayıf noktaları vardır.

punto nokta
(Bilgisayar) point
seyrek nokta
(Bilgisayar) sparse dots
siyah nokta cilt
blackhead
tepe nokta
vertex
tepe nokta
tip
tire nokta
(Bilgisayar) dash dot
nokta
peak
nokta
extreme
yüksek nokta
spot height
çizgi-nokta
(Bilgisayar) dash-dot
önemli nokta
(Havacılık) significant point
can alıcı nokta
epicenter
dünyanın güneşe en uzak olduğu nokta
the world's most remote point to the sun
kriyohidrik nokta
(Bilim, İlim) Cryohydric point. The eutectic point of an aqueous salt solution
Hava Kuvvetleri unsur plan subayı (karargah); kesin nokta; Prensip Destek Başkan
(Askeri) Air Force component plans officer (staff); decisive point; Directorate for Policy Support (DIA)
alt ölü nokta
bottom dead center
anlaşılmayan nokta
blind spot
baş nokta (GEOLOC)
(Askeri) origin (GEOLOC)
beş nokta aralığı
quint
beşli nokta
quintuple point
birden çok nokta
(Bilgisayar) multi-spot
can alacak nokta/yer
the crucial point
can alıcı nokta
epicentrum
can alıcı nokta
epicentre [Brit.]
can alıcı nokta
the most sensitive spot
can alıcı nokta
the crucial point
can alıcı nokta
tender spot
can alıcı nokta
quick
cim karnında bir nokta
one who is completely ignorant
delikli nokta
(Bilgisayar) hollowed point
dijital nokta konumlandırma veritabanı
(Askeri) digital point positioning database
dikey üç nokta
(Bilgisayar) vertical ellipsis
dokuz nokta çemberi
(Matematik) nine-point circle
durgun nokta
stagnant point
durgun nokta
stagnation point
durgun nokta
stationary point
düz nokta
(Bilgisayar) straight point
dış nokta
exterior point
elverişli nokta
coign of vantage
en aşağı nokta
nadir
en derin nokta
depth
en düşük nokta
rock bottom
en uzak nokta
aphelion
en uç nokta
extreme
en yüksek nokta
skies
en yüksek nokta
high tide
en yüksek nokta
tiptop
en önemli nokta
pivot
enberi nokta
periastron
esas alınan nokta
datum point
esas nokta
hinge
eğrinin düz hatlarının geçtiği nokta
umbilicus
eşelektrik nokta
isoelectric point
gelecek nokta
(Askeri) set-forward point
gelecek nokta
(Askeri) predicted position
gelecek nokta
(Askeri) future position
geniş görüş sağlayan nokta
vantage point
gezer nokta
(Askeri) floating dot
gezer nokta
floating point
gezer nokta aritmetiği
floating point arithmetic
gezer nokta gösterimi
floating point representation
gezer nokta paketi
(Bilgisayar,Teknik) floating point package
gezer nokta tabanı
floating point radix
gezer nokta tabanı
floating point base
gezer nokta yordamı
(Bilgisayar,Teknik) floating point routine
harfin üzerine konan iki nokta
dieresis
harfin üzerine koyulan çift nokta
umlaut
hassas nokta
sore spot
hassas nokta
sensitive spot
hassas nokta
raw
hassas nokta
tender spot
hedef nokta grafiği
(Askeri) aimpoint graphic
ideal nokta
ideal point
iki nokta arası at yarışı
point to point
iki nokta arası at yarışı
point to point race
iki nokta arasında yapılan
(yarış) point to point
iki nokta colon
(punctuation mark)
iki nokta üst üste
colon
ikikatlı nokta
double point
ilk nokta; ilk durum; eğitmen pilot; Internet Protokolü
(Askeri) initial point; initial position; instructor pilot; Internet Protocol
izoelektrik nokta
isoelectric point
izole nokta
(Matematik) isolated point
nokta
internal point
jeodezik nokta
geodetic point
kara nokta
black spot
karanlık nokta
dark spot
kare nokta
(Bilgisayar) square dot
kilit nokta
key
koyu nokta çizgi
(Bilgisayar) dot dash heavy
kritik nokta
critical point

You sure guessed the critical points of that teacher's exam. - O öğretmenin sınavının kritik noktaları emin olarak tahmin ettin.

kritik nokta
peril point
kritik nokta
(Kimya) critacal point
kritik nokta
crucial point
kriyohidrik nokta
cryohydric point
kızgın nokta
hot spot
merkez nokta
centre point
merkezi nokta
central point
noktalar
punctuation ellipsis dots, ellipsis points, suspension dots, suspension points
nötr nokta
neutral point
orta nokta
midpoint
orta nokta
mid-point
otomatik nokta
(Bilgisayar) auto point
radarda görünen nokta
plot
rayların son bulduğu nokta
railhead
sabit nokta
fixed point
sesli harfin üzerine koyulan iki nokta işareti
diaeresis
siyah nokta
(cilt) blackhead
siyah nokta
black spot
son nokta
utmost
son nokta
end point
stratejik nokta
commanding point
stratejik nokta
vantage point
tehlikeli nokta hükmü
(Ticaret) peril-point provisions
tekil nokta
singular point
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) Durak işareti
(Osmanlı Dönemi) Göze ârız olan leke
(Osmanlı Dönemi) Durak, mevki. Mahâl
(Osmanlı Dönemi) Yazıdaki durak işâreti
(Osmanlı Dönemi) Mat: Hiçbir uzunluğu olmayan şekil
(Osmanlı Dönemi) (Nukta) Benek
(Osmanlı Dönemi) Tek karakol, tek nöbetçi
Yer
Bazı harflerin üzerine konulan ufak işaret
Nöbetçi, gözcü, bekçi
Cümlenin bittiğini anlatmak için sonuna konulan, küçük benek biçimindeki noktalama işareti
Konu, konu ile ilgili önemli bölüm: "Genç adam, o noktada alaka uyandırıcı bir şey keşfetmiş gibiydi."- Y. K. Karaosmanoğlu
r: "Köşkten çıktık ve bahçenin her noktasını uzun uzun durup konuşarak dolaştık."- A. Haşim
Cümlenin bittiğini anlatmak için sonuna konulan küçük benek biçimindeki işaret, durak
Sınır, derece, radde
Tek nöbetçi bulunan yer
Nöbetçi, gözcü, bekçi: "O yokuşun başındaki küçücük karakolun her gece çıkardığı noktayı unutuyorsunuz."- Ö. Seyfettin
Nöbetçi bulunan yer
Konu, konu ile ilgili önemli bölüm
Çok küçük boyutlarda işaret, benek
Hiçbir boyutu olmayan işaret
(Osmanlı Dönemi) VEKTE
nokta-i istimdat
Medet ve yardım istenecek nokta, makam
nokta memuru
Kavşaklarda durup trafik akışını düzenleyen görevli
nokta nokta
Hafif hafif, belli belirsiz
Noktalar
nukat
iki nokta
Üst üste konmuş iki nokta biçimindeki noktalama işareti (: )
kör nokta
Kör alan
maddesel nokta
Bir maddenin, üç boyuttan soyutlanmış var sayılan çok küçük parçası
orta nokta
Futbolda başlama vuruşunun yapıldığı yer, nokta
ölü nokta
Gözden uzak yer
üç nokta
Tamamlanmamış cümlelerin sonuna veya başına yan yana konulan üç nokta
nokta
Favoriten