Konuklar gidiş için hazırlandılar ve valizlerini gürültüyle paketlediler.
- The guests prepared for their departure and packed their suitcases noisily.
Onun müziği çok gürültülü.
- His music is too noisy.
Tom gürültülü şehirleri sevmiyor.
- Tom dislikes noisy cities.
Annem gürültücü olmamamı söyledi.
- My mother told me not to be noisy.
Öğretmen, gürültücü olduğu için sınıfını azarladı.
- The teacher scolded her class for being noisy.
O şamatacı ama yoksa çok kibar bir çocuk.
- He is noisy, but otherwise a very nice boy.
They talked noisily and long into the night.