Tom left the final decision to Mary.
- Tom nihai kararı Mary'ye bıraktı.
We've made a final decision.
- Biz nihai bir karar aldık.
What is your ultimate goal in your life?
- Hayatınızdaki nihai hedefiniz nedir?
Our ultimate goal is to establish world peace.
- Nihai amacımız dünya barışını kurmaktır.
Justice is slow, but eventual.
- Adalet yavaş ama nihaidir.