I will never forget your kindness.
- Ben senin nezaketini asla unutmayacağım.
I am much obliged to you for your kindness.
- Ben nezaketin için sana çok minnettarım.
I was impressed by Tom's courtesy.
- Tom'un nezaketinden etkilendim.
Tom didn't even have the courtesy to say that he was sorry.
- Tom üzgün olduğunu söyleme nezaketinde bile bulunmadı.
Virtue, perhaps, is nothing more than politeness of soul.
- Erdem, belki de sadece ruhun nezaketidir.
What people call political correctness is in reality politeness.
- İnsanlar siyasi doğruluk olarak adlandırdıkları şey gerçekte nezakettir.
She answered him with cold civility.
- O, onu soğuk nezaketle yanıtladı.
She had the decency to apologize.
- Özür dileme nezaketi vardı.
Tom didn't have the decency to admit that he was wrong.
- Tom hatalı olduğunu kabul edecek nezakete sahip değildi.