Tom Mary'ye bitişik bir koltuk aldı.
- Tom took a seat next to Mary.
Tom oturma sırasında Mary'ye bitişik bir koltuk aldı.
- Tom took a seat next to Mary on the bench.
O konuda neredeyse hiçbir şey bilmiyor.
- He knows next to nothing about the issue.
Kitabı neredeyse bedava aldı.
- She bought the book for next to nothing.
Çelik binanın bitişiğinde papatyalar var.
- There are daisies next to the steel building.
Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.
- Next to him, I'm the fastest runner in our class.
Bay Johnson'ın evi evimin yanındadır.
- Mr Johnson's house is next to my house.
Sonraki tren ne zaman ayrılacak?
- What time does the next train leave?
İtfaiye gelmeden yangın sonraki binaya yayıldı.
- The fire had spread to the next building before the firemen came.
Tom ardından ne yapması gerektiğini merak ediyordu.
- Tom wondered what he should do next.
Ardından gelen şey bir gizemdi.
- What happened next was a mystery.
Ertesi gün geminin enkazı kıyıda hulundu.
- The next day the wreck of the ship was discovered on the shore.
Tom bütün gece ve ertesi günün çoğunu bir kütük gibi uyudu.
- Tom slept like a log all night and most of the next day.
Onu hemen sonra söyleyecektim.
- I was going to say that next.
Heisei, Showa döneminden hemen sonradır.
- Heisei is next after the Showa era.
Bir sonraki adım barış anlaşmasının koşullarını görüşmekti.
- The next step was to negotiate terms of a peace treaty.
Tanıtım sırasında bir sonraki kişisin.
- You are the next in line for promotion.
Bir sonraki rehberli tur saat kaçta?
- When is the next guided tour?
Tanıtım sırasında bir sonraki kişisin.
- You are the next in line for promotion.
Bir dahaki sefere saat onda, 1 Haziran'da, gelecek sene buluşacağız.
- We'll meet next time at ten o'clock, June the first, next year.
Tom Mary'ye bir dahaki sefer ne yapması gerektiğini sordu.
- Tom asked Mary what he should do next.
Tom, bitişik odadaki ebeveynlerinin ne konuştuğunu duyup duyamayacağını anlamak için kulağını duvara dayadı.
- Tom pressed his ear against the wall to see if he could hear what his parents were discussing in the next room.
Tom bitişik odadan bazı sesler duyduğunu söyledi.
- Tom thought he heard some voices in the next room.
Onun daha sonra yaptığı benim için oldukça sürprizdi.
- What he did next was quite a surprise to me.
Daha sonra ne olacağını anlatmak yok.
- There is no telling what will happen next.
Prens Charles bundan sonraki İngiliz kralı olacak.
- Prince Charles will be the next British king.
Bundan sonraki cadde nedir?
- What is the next street after this?
Ardından gelen şey bir gizemdi.
- What happened next was a mystery.
Bundan sonra ne yapacağımı bilmiyorum.
- I don't know what I'm going to do next.
Prens Charles bundan sonraki İngiliz kralı olacak.
- Prince Charles will be the next British king.
İleride ne olacağını hiç kimse bilmiyor.
- Nobody knows what will happen next.
Daha sonra ne oldu bilmiyorum.
- What happened next, I don't know.
İtfaiye gelmeden yangın sonraki binaya yayıldı.
- The fire had spread to the next building before the firemen came.
Önümüzdeki cuma onu göreceğim.
- I'll see him next Friday.
Önümüzdeki ay keman çalmaya başlayalı beş yıl olacak.
- Next month it'll be five years since he began playing the violin.
Gelecek sene Çince öğrenmek istiyorum.
- I want to learn Chinese next year.
Gelecek ayın sonunda on yıldır burada yaşamakta olacak.
- He will have lived here for ten years by the end of next month.
O, otobüste onun yanına oturdu.
- She sat next to him on the bus.
Tom konserde Mary'nin yanına oturdu.
- Tom sat next to Mary at the concert.
Bitişik komşudan gelen müzik yüksek ve rahatsız ediciydi.
- The music coming from next door was loud and annoying.
Bitişik komşunun misafiri çok hurma yiyen bir misafirdir.
- The next-door neighbour's guest is a guest who eats lots of persimmons.
Evimin yanında birkaç dükkân var.
- There are a few shops next to my house.
Temizlik, dindarlığın yanındadır.
- Cleanliness is next to godliness.
O konuda neredeyse hiçbir şey bilmiyor.
- He knows next to nothing about the issue.
İkizler o kadar benziyorlar ki birini diğerinden ayırt etmek neredeyse imkansız.
- The twins look so much alike it's next to impossible to distinguish one from the other.
When you start the next to the last roll, get some more paper.
Do you mind if I sit next to you?.
It is next to impossible to get him to admit it, but writes very well.
The next week is full.
Next, please, don't hold up the queue!.
The party is next Tuesday; that is, not this Tuesday, but nine days from now.
When we next meet, you'll be married.
I'll know better next time.
Next, we stripped off the old paint.
She came abeam the crippled ship.
... oxygen levels in the atmosphere have risen from next to nothing ...
... Maybe if I dance next to this guy, he'll recognize his urge ...