Onlar intikam için komşularının evini ateşe verdi.
- They set fire to their neighbour's house in revenge.
Üç komşu birbirlerine yardımcı oldular.
- The three neighbours helped each other.
Bitişik komşunun misafiri çok hurma yiyen bir misafirdir.
- The next-door neighbour's guest is a guest who eats lots of persimmons.
Dün gece mahallede büyük bir yangın vardı.
- Last night there was a big fire in the neighbourhood.
Buraya gelmeden önce buraya gelme ihtimaline karşı, yanımdaki kapı komşuma bir anahtar bırakacağım.
- I'll leave a key with my next-door neighbour in case you get here before I do.
Komşumla ilginç bir muhabbet ettim.
- I had an interesting conversation with my neighbor.
Japonya ve Güney Kore komşudur.
- Japan and South Korea are neighbors.
Sadece iyi bir komşu olmak istiyorum.
- I only want to be a good neighbor.
Sadece iyi bir komşu olmak istiyorum.
- I just want to be a good neighbor.
O bizim bitişik komşumuz.
- He is our next door neighbor.
Biz bitişikteki komşuyuz.
- We're next-door neighbors.
Komşularım bana zaten Björk'ün kim olduğunu açıkladılar.
- My neighbours have already explained to me who Björk is.
Komşularına elinden gelen bütün yardımı yapmalısın?
- You should do all you can to help your neighbours.
Onların komşu ülkelerle iyi ilişkileri var.
- They have good relations with neighbouring countries.
Komşu masada Almanca konuşan bir çift oturuyordu.
- At the neighbouring table sat a German-speaking couple.
Dostça ilişkiler başarı için gereklidir.
- Neighbourly relations are necessary for success.
My neighbour is very irritable and grumpy at times.
Though France neighbours Germany, its culture is significantly different.