Komşumla ilginç bir muhabbet ettim.
- I had an interesting conversation with my neighbor.
O, komşularımdan biri.
- He is one of my neighbors.
Sadece iyi bir komşu olmak istiyorum.
- I only want to be a good neighbor.
Sadece iyi bir komşu olmak istiyorum.
- I just want to be a good neighbor.
Biz bitişikteki komşuyuz.
- We're next-door neighbors.
Tom Mary'ye bitişik komşuya gitmesini ve komşunun yardıma ihtiyacı olup olmadığını anlamasını söyledi.
- Tom told Mary to go next door and see if the neighbors needed any help.
O benim komşum ama onu iyi tanımıyorum.
- He's my neighbour, but I don't know him that well.
Komşularım bana zaten Björk'ün kim olduğunu açıkladılar.
- My neighbours have already explained to me who Björk is.
Bitişik komşunun misafiri çok hurma yiyen bir misafirdir.
- The next-door neighbour's guest is a guest who eats lots of persimmons.
Ordu komşu ülkeye baskınlar yaptı.
- The army made inroads into the neighboring country.
O ülke, komşu ülkelerle olan diplomatik ilişkileri kesti.
- That country broke off diplomatic relations with the neighboring countries.
Komşularımızı görmeye gittik.
- We went to see our neighbours.
Komşular ne düşünecek?
- What will the neighbours think?
Onların komşu ülkelerle iyi ilişkileri var.
- They have good relations with neighbouring countries.
İki komşu ülke arasındaki sınır kapalı kalır.
- The border between the two neighbouring countries remains closed.
Dün gece mahallede büyük bir yangın vardı.
- Last night there was a big fire in the neighbourhood.
Buraya gelmeden önce buraya gelme ihtimaline karşı, yanımdaki kapı komşuma bir anahtar bırakacağım.
- I'll leave a key with my next-door neighbour in case you get here before I do.
Sadece komşu gibi olmaya çalışıyorum.
- I'm just trying to be neighborly.
Tom komşu gibi olmaya çalıştı.
- Tom tried to be neighborly.
Tom dostça olmaya çalıştı.
- Tom tried to be neighborly.
Tom sadece dostça olmak istiyordu.
- Tom just wanted to be neighborly.
Ben çocukken, komşuları korkutmak için bir evcil kahverengi ayım olsun istedim.
- When I was little, I wanted to have a pet brown bear to scare my neighbors.
O, konuşmayı komşular hakkındaki dedikodu ile tatlandırmaya çalıştı.
- She tried to spice up the conversation with gossip about the neighbors.
Dostça ilişkiler başarı için gereklidir.
- Neighbourly relations are necessary for success.
He's very neighborly; he always collects my mail when I'm away on vacation.
My neighbour is very irritable and grumpy at times.
Though France neighbours Germany, its culture is significantly different.
... in the year 1900 was yelling at your neighbor. And yet, if they could see you now, with ...
... that record the world, you can't record your neighbor's house. You can't record your kid's ...