Görüşmelerden sonra iki taraf, anlaşmazlık konusunda bir uzlaşmaya vardılar.
- After much negotiation, the two sides in the dispute reached a compromise.
Şirket ile görüşmelere devam ettik.
- We continued negotiations with the company.
Çok taraflı ticaret müzakereleri ithalat kotaları üzerinde şapa oturdu.
- Multilateral trade negotiations ran aground over import quotas.
Aylar süren müzakerelerin ardından, barış antlaşması tamamlandı.
- After months of negotiations, the peace treaty was completed.
Görüşmelerden sonra iki taraf, anlaşmazlık konusunda bir uzlaşmaya vardılar.
- After much negotiation, the two sides in the dispute reached a compromise.
Bir sonraki adım barış anlaşmasının koşullarını görüşmekti.
- The next step was to negotiate terms of a peace treaty.
Biz görüşmek istiyoruz.
- We want to negotiate.
Aşırı kişiler müzakere etmeyi reddettiler.
- The extremists refused to negotiate.
Problem, Tom'un müzakereye tamamen isteksiz olması.
- The problem is Tom's complete unwillingness to negotiate.
Bir sonraki adım barış anlaşmasının koşullarını görüşmekti.
- The next step was to negotiate terms of a peace treaty.
Barış anlaşması görüşme girişimleri başarısız oldu.
- Attempts to negotiate a peace treaty failed.
Görüşmeler nasıl gidiyor?
- How are the negotiations going?
Görüşmeler sonuçsuz kaldı.
- The negotiations failed.
We negotiated the contract to everyone's satisfaction.
Although the car was quite rickety, he could negotiate the curves very well.