She bought him a sweater, but he hated the color.
- O, ona bir kazak satın aldı, ama o renginden nefret etti.
This is why I hate him.
- Ondan nefret etmemin nedeni bu.
Tom says that he detests war.
- Tom savaştan nefret ettiğini söylüyor.
Tom and Mary were disgusted with each other.
- Tom ve Mary birbirinden nefret etmişti.
Tom thought Mary knew how much he hated opera.
- Tom Mary'nin operadan ne kadar nefret ettiğini bildiğini düşündü.
She bought him a sweater, but he hated the color.
- O, ona bir kazak satın aldı, ama o renginden nefret etti.
Hypocrisy is my abhorrence.
- İkiyüzlülük benim nefret ettiğim şeydir.