Azınlık haklarını korumalıyız.
- We have to stand up for minority rights.
Keşke Tatoeba'da daha fazla azınlık dilleri olsa.
- I wish there were more minority languages in Tatoeba.
Ufak detaylar hakkında endişelenme.
- Don't worry about the minor details.
Tom ufak yaralar aldı.
- Tom received minor injuries.
Giremezsin, çünkü sen bir küçüksün.
- Because you're a minor, you can't enter.
Bu sadece küçük bir başarısızlık.
- It's only a minor setback.
Tom'un çalıştığı bar reşit olmayan kimselere alkollü içki sattığı için ruhsatını kaybetti.
- The bar where Tom works lost its license because they had been selling alcoholic drinks to minors.
Reşit olmayanlar buraya giremez.
- Minors can't come in here.