Bu yer yüzmek için elverişli.
- The place is convenient for swimming.
Şehir hayatının elverişli yönlerini vurguladı.
- He stressed the convenient aspects of city life.
Eğer uygunsa, lütfen bu gece buraya gel.
- If it's convenient, please come here tonight.
Bu yer, toplu taşıma araçları için uygun değildir.
- This place isn't convenient for public transportation.
Tren istasyonuna çok yakın yaşamak uygundur.
- It's convenient to live so close to the train station.
İstasyona çok yakın yaşamak elverişlidir.
- It's convenient living so close to the station.
Cep telefonları kullanışlı, onların sorumlu kullanılmasını istiyorum.
- Cell phones are convenient, but I want them to be used responsibly.
Gözlükler benim için kontakt lenslerden daha kullanışlıdır.
- Glasses are more convenient for me than contact lenses.