Maalesef bu şarkının sözlerini bulamıyorum.
- Ne yazık ki bu şarkının güftesini bulamıyorum.
Whilom in Albion's isle there dwelt a youth, / Who ne in virtue's ways did take delight .
Sting, né Gordon Sumner.
Regardless of age, everybody can apply for it.
- Yaşı ne olursa olsun, herkes iş için başvuruda bulunabilir.
Everyone is eligible regardless of nationality.
- Milliyeti ne olursa olsun herkes uygundur.
When did the error occur?
- Hata ne zaman meydana geldi?
Did the error occur right from the start or later on? - When?
- Hata baştan sağda mı yoksa sonradan mı meydana geldi? - Ne zaman?
Unfortunately I hardly speak any German.
- Ne yazık ki neredeyse hiç Almanca konuşamıyorum.
Unfortunately she only had five dollars with her.
- Ne yazık ki yanında sadece beş dolar vardı.
Hey, guys. What's up?
- Hey, arkadaşlar. Ne haber?
Why else would Tom go there?
- Tom başka ne için oraya giderdi?
Hey, guys. What's up?
- Hey, arkadaşlar. Ne haber?
What does it mean to think big?
- Büyük düşünmek ne demek?
What does it mean to be a Christian?
- Bir Hristiyan olmak ne demek?
How about spending an elegant and blissful time at a beauty salon?
- Bir güzellik salonunda hoş ve mutlu bir zaman geçirmeye ne dersin?
How about going out for a walk?
- Yürüyüş için dışarı çıkmaya ne dersin?
How long did they live in England?
- Onlar İngiltere'de ne kadar süre yaşadılar?
How long that bridge is!
- Köprü ne kadar uzunmuş!
How much money do you want?
- Ne kadar para istiyorsun?
How far away is the airport?
- Havaalanı ne kadar uzak?
You have such a beautiful name.
- Ne kadar da güzel bir adın var.
How long did you train in order to achieve such perfection?
- Böylesine bir mükemmelliğe ulaşmak için ne kadar süre eğitim gördün?
I didn't want to go anyway.
- Ne olursa olsun gitmek istemedim.
In any event, I will do my best.
- Ne olursa olsun elimden gelenin en iyisini yapacağım.
Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.
- O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir.
Whenever I go abroad, I suffer from jet lag and diarrhea.
- Her ne zaman yurtdışına gitsem saat farkı ve ishalden rahatsız olurum.
In any event, I will do my best.
- Ne olursa olsun elimden gelenin en iyisini yapacağım.
So what if I am gay? Is it a crime?
- Ben bir eşcinselsem ne olmuş? Bu bir suç mu?
If he fails, so what?
- Başaramamışsa ne olmuş yani?
Neither Ania nor Magdalena love Justin Bieber.
- Ne Ania, ne de Magdalena Justin Bieber'ı seviyor.
This bird lives neither in Japan nor in China.
- Bu kuş ne Japonya'da ne de Çin'de yaşar.
How much did you pay for him?
- Onun için ne kadar ödedin?
How much money was saved in preparation for the summer vacation?
- Yaz tatiline hazırlık için ne kadar para biriktirildi?
However hard you may study, you can't master English in a year or so.
- Ne kadar sıkı çalışırsan çalış, bir sene veya civarında İngilizcede uzmanlaşamazsın.
However hard it may rain, we will start tomorrow.
- Yağmur ne kadar şiddetli yağarsa yağsın, yarın başlayacağız.
Come what may, I won't stop making music.
- Ne olursa olsun, ben müzik yapmayı durmayacağım..
I wish to be a singer come what may.
- Ne olursa olsun bir şarkıcı olmak istiyorum.
Sadly, sadfully is not a word.
- Ne yazık ki sadfully bir kelime değildir.
He is sadly mistaken.
- Ne yazık ki yanılmıştır.
What time does the next train leave?
- Sonraki tren ne zaman ayrılacak?
What time do you open?
- Ne zaman açıyorsunuz?
What kind of meal did you eat?
- Ne çeşit yemek yedin?
What kind of man do you think I am?
- Ne çeşit adam olduğumu düşünüyorsun?
What about going out for a meal?
- Bir yemek için çıkmaya ne dersin?
What about going out for a drink this evening?
- Bu akşam içki içmeye gidelim mi, ne dersiniz?
Just how big an idiot do you think I am?
- Sadece ne kadar büyük bir aptal olduğumu mu düşünüyorsun?
I forgot just how fun you are to hang out with.
- Sadece takılmak için ne kadar eğlenceli olduğunu unuttum.
What's the matter? You look pale.
- Ne oldu? Solgun görünüyorsun.
What's the matter, Tom? Are you crying?
- Ne oldu, Tom? Ağlıyor musun?
At any rate I will go out when it stops raining.
- Ne olursa olsun yağmur durduğunda dışarı gideceğim.
Markku at any rate is not to blame.
- Markku ne olursa olsun suçlanmayacak.
ne tür müzikleri seversin?.
What kind of movie is it? Is it popular?
- O ne tür bir filmdir? Popüler midir?
Talking of music, what kind of music do you like?
- Müzikten bahsetmişken, ne tür müzik seversiniz?
To our regret, we were obliged to call off the game, which we had been looking forward to.
- Ne yazık ki, oyunu iptal etmek zorunda bırakıldık, ki bunu dört gözle bekliyorduk.
What kind of man are you?
- Sen ne biçim bir adamsın?
What kind of question is that? Do you really expect me to answer that?
- Bu ne biçim bir soru? Gerçekten onu cevaplamamı bekliyor musun?
I don't work on either Saturday or Sunday.
- Ne cumartesi ne de pazar günü çalışıyorum.
Tom can't speak either French or Spanish.
- Tom ne Fransızca ne de İspanyolca konuşabilir.
We saw what looked like an oasis in the desert.
- Çölde bir vahanın ne gibi göründüğünü gördük.
What kind of problems do you anticipate?
- Ne gibi sorunlar bekliyorsunuz?
How nice to be in Hawaii again!
- Yine Hawaii'de olmak ne güzel!
Tom! How nice to see you again!
- Tom! Seni tekrar görmek ne güzel!
How beautiful that flower is!
- Ne güzel bir çiçek o!
How beautiful this flower is!
- Ne güzel bir çiçek bu!
What for do you need a second bicycle? Give it to me!
- Ne için ikinci bir bisiklete ihtiyacın var? Onu bana ver!
What for do you need a second bicycle? Give it to me!
- Ne için ikinci bir bisiklete ihtiyacın var? Onu bana ver!
How many aunts and uncles do you have?
- Ne kadar teyzen ve amcan var?
How many aunts and uncles do you have?
- Ne kadar teyzen ve dayın var?
What happened to the book I put here yesterday?
- Dün buraya koyduğum kitaba ne oldu?
Guess what happened to me.
- Bana ne olduğunu tahmin etsene!
Yes, I kissed him. So what?
- Evet, onu öptüm. Ne olmuş?
If he fails, so what?
- Başaramamışsa ne olmuş yani?
Please don't smoke cigarettes no matter what.
- Lütfen ne olursa olsun sigara içme.
Tom goes jogging every morning, rain or shine.
- Tom, ne olursa olsun, her sabah koşuya gider.
Rain or shine, I will come to meet you at the station.
- Ne olursa olsun, seni karşılamak için istasyona geleceğim.
In any case, catch the train tomorrow.
- Ne olursa olsun, yarın trene yetişin.
In any case, I've finished writing the article.
- Ne olursa olsun, makaleyi yazmayı bitirdim.