Maalesef bu şarkının sözlerini bulamıyorum.
- Ne yazık ki bu şarkının güftesini bulamıyorum.
Whilom in Albion's isle there dwelt a youth, / Who ne in virtue's ways did take delight .
Sting, né Gordon Sumner.
She buys what she wants regardless of the cost.
- Maliyeti ne olursa olsun istediğini alır.
Tom intends to go regardless of the weather.
- Tom hava durumu ne olursa olsun gitmek niyetinde.
When did the error occur?
- Hata ne zaman meydana geldi?
When will you return?
- Ne zaman geri döneceksin?
Unfortunately, you cannot bring him along.
- Ne yazık ki, onu yanınızda getiremezsiniz.
Unfortunately, the food supplies gave out before the end of winter.
- Ne yazık ki, gıda malzemeleri, kış sonundan önce bitti.
Hey, guys. What's up?
- Hey, arkadaşlar. Ne haber?
Why else would Tom go there?
- Tom başka ne için oraya giderdi?
Hey, guys. What's up?
- Hey, arkadaşlar. Ne haber?
What does it mean to think big?
- Büyük düşünmek ne demek?
What does it mean to be a Christian?
- Bir Hristiyan olmak ne demek?
How about something cold to drink?
- İçmek için soğuk bir şeye ne dersin?
How about spending an elegant and blissful time at a beauty salon?
- Bir güzellik salonunda hoş ve mutlu bir zaman geçirmeye ne dersin?
How long does the airport bus take to the airport?
- Havaalanı otobüsünün havaalanına götürmesi ne kadar sürer?
How long did they live in England?
- Onlar İngiltere'de ne kadar süre yaşadılar?
How much money do you want?
- Ne kadar para istiyorsun?
How long does the airport bus take to the airport?
- Havaalanı otobüsünün havaalanına götürmesi ne kadar sürer?
You're such an idiot!
- Ne kadar da aptalsın!
How careless you are to forget such an important thing!
- Böyle önemli bir şeyi unutacak kadar ne kadar ihmalkarsın!
I didn't want to go anyway.
- Ne olursa olsun gitmek istemedim.
In any event, I will do my best.
- Ne olursa olsun elimden gelenin en iyisini yapacağım.
Whenever I go abroad, I suffer from jet lag and diarrhea.
- Her ne zaman yurtdışına gitsem saat farkı ve ishalden rahatsız olurum.
Come whenever you want.
- Lütfen ne zaman istersen gel.
In any event, I will do my best.
- Ne olursa olsun elimden gelenin en iyisini yapacağım.
If he fails, so what?
- Başaramamışsa ne olmuş yani?
So what if I am gay? Is it a crime?
- Ben bir eşcinselsem ne olmuş? Bu bir suç mu?
It's good now; neither too heavy nor too light.
- O şimdi iyi; ne çok ağır ne de çok hafif.
Neither Ania nor Magdalena love Justin Bieber.
- Ne Ania, ne de Magdalena Justin Bieber'ı seviyor.
How much money was saved in preparation for the summer vacation?
- Yaz tatiline hazırlık için ne kadar para biriktirildi?
How much do you believe him?
- Ona ne kadar inanıyorsun?
However hard you try, you can't finish it in a day.
- Her ne kadar sıkı denesen de onu bir gün içinde bitiremezsin.
However hard you may try, you will not be able to do it.
- Ne kadar çok çalışırsan çalış, onu yapamayacaksın.
I wish to be a singer come what may.
- Ne olursa olsun bir şarkıcı olmak istiyorum.
Come what may, I will not break my word.
- Ne olursa olsun ben sözümü bozmam.
Batten doors are sadly falling out of fashion.
- Ne yazık ki çakma kapıların modası geçiyor.
He is sadly mistaken.
- Ne yazık ki yanılmıştır.
What time do you open?
- Ne zaman açıyorsunuz?
What time does the next train leave?
- Sonraki tren ne zaman ayrılacak?
What kind of woman do you think I am?
- Ne çeşit kadın olduğumu düşünüyorsun?
What kind of person do you think I am?
- Ne çeşit bir insan olduğumu düşünüyorsun?
What about having fish for dinner?
- Akşam yemeği için balık yemeğe ne dersin?
What about next Sunday?
- Önümüzdeki Pazara ne dersin?
I forgot just how fun you are to hang out with.
- Sadece takılmak için ne kadar eğlenceli olduğunu unuttum.
Just how hungry are you?
- Sadece ne kadar açsın?
What's the matter, Tom? Are you going to cry?
- Ne oldu, Tom? Ağlayacak mısın?
What's the matter? You look pale.
- Ne oldu? Solgun görünüyorsun.
At any rate, we can't change the schedule.
- Ne olursa olsun, programı değiştiremeyiz.
Markku at any rate is not to blame.
- Markku ne olursa olsun suçlanmayacak.
ne tür müzikleri seversin?.
What kind of play is it?
- O, ne tür bir oyundur?
Talking of music, what kind of music do you like?
- Müzikten bahsetmişken, ne tür müzik seversiniz?
To our regret, we were obliged to call off the game, which we had been looking forward to.
- Ne yazık ki, oyunu iptal etmek zorunda bırakıldık, ki bunu dört gözle bekliyorduk.
What kind of a sick joke is this?
- Bu ne biçim bir eşek şakası?
What kind of question is that? Do you really expect me to answer that?
- Bu ne biçim bir soru? Gerçekten onu cevaplamamı bekliyor musun?
Tom can't speak either French or Spanish.
- Tom ne Fransızca ne de İspanyolca konuşabilir.
Tom doesn't speak either French or English.
- Tom ne İngilizce ne de Fransızca konuşuyor.
What is a cancer cell like?
- Bir kanser hücresi ne gibidir?
We saw what looked like an oasis in the desert.
- Çölde bir vahanın ne gibi göründüğünü gördük.
Tom! How nice to see you again!
- Tom! Seni tekrar görmek ne güzel!
How nice to be in Hawaii again!
- Yine Hawaii'de olmak ne güzel!
How beautiful that flower is!
- Ne güzel bir çiçek o!
How beautiful this flower is!
- Ne güzel bir çiçek bu!
What for do you need a second bicycle? Give it to me!
- Ne için ikinci bir bisiklete ihtiyacın var? Onu bana ver!
What for do you need a second bicycle? Give it to me!
- Ne için ikinci bir bisiklete ihtiyacın var? Onu bana ver!
How many do you need?
- Ne kadar ihtiyacın var?
How many aunts and uncles do you have?
- Ne kadar teyzen ve amcan var?
What happened to the book I put here yesterday?
- Dün buraya koyduğum kitaba ne oldu?
Guess what happened to me.
- Bana ne olduğunu tahmin etsene!
So what if I am gay? Is it a crime?
- Ben bir eşcinselsem ne olmuş? Bu bir suç mu?
Yes, I kissed him. So what?
- Evet, onu öptüm. Ne olmuş?
Please don't smoke cigarettes no matter what.
- Lütfen ne olursa olsun sigara içme.
Tom goes jogging every morning, rain or shine.
- Tom, ne olursa olsun, her sabah koşuya gider.
Rain or shine, the opening ceremony is to begin at nine.
- Ne olursa olsun, açılış töreni dokuzda başlayacak.
In any case, catch the train tomorrow.
- Ne olursa olsun, yarın trene yetişin.
In any case, you are wrong in your conjecture.
- Ne olursa olsun, varsayımında hatalısın.