Maalesef bu şarkının sözlerini bulamıyorum.
- Ne yazık ki bu şarkının güftesini bulamıyorum.
Whilom in Albion's isle there dwelt a youth, / Who ne in virtue's ways did take delight .
Sting, né Gordon Sumner.
Regardless of age, everybody can apply for it.
- Yaşı ne olursa olsun, herkes iş için başvuruda bulunabilir.
She buys what she wants regardless of the cost.
- Maliyeti ne olursa olsun istediğini alır.
When did the error occur?
- Hata ne zaman meydana geldi?
When will you return?
- Ne zaman geri döneceksin?
Unfortunately, the food supplies gave out before the end of winter.
- Ne yazık ki, gıda malzemeleri, kış sonundan önce bitti.
Unfortunately I hardly speak any German.
- Ne yazık ki neredeyse hiç Almanca konuşamıyorum.
Hey, guys. What's up?
- Hey, arkadaşlar. Ne haber?
Why else would Tom go there?
- Tom başka ne için oraya giderdi?
Hey, guys. What's up?
- Hey, arkadaşlar. Ne haber?
What does it mean to think big?
- Büyük düşünmek ne demek?
What does it mean to be a Christian?
- Bir Hristiyan olmak ne demek?
How about something cold to drink?
- İçmek için soğuk bir şeye ne dersin?
How about spending an elegant and blissful time at a beauty salon?
- Bir güzellik salonunda hoş ve mutlu bir zaman geçirmeye ne dersin?
How long does the airport bus take to the airport?
- Havaalanı otobüsünün havaalanına götürmesi ne kadar sürer?
How long will you remain in London?
- Londra'da ne kadar kalacaksın?
How much do ten paper plates cost?
- 10 kağıt tabak ne kadar?
She told me how it was wrong to steal.
- O bana hırsızlığın ne kadar yanlış bir şey olduğunu anlattı.
How long did you train in order to achieve such perfection?
- Böylesine bir mükemmelliğe ulaşmak için ne kadar süre eğitim gördün?
You have such a beautiful name.
- Ne kadar da güzel bir adın var.
I didn't want to go anyway.
- Ne olursa olsun gitmek istemedim.
In any event, I will do my best.
- Ne olursa olsun elimden gelenin en iyisini yapacağım.
Whenever I go abroad, I suffer from jet lag and diarrhea.
- Her ne zaman yurtdışına gitsem saat farkı ve ishalden rahatsız olurum.
Come whenever you want.
- Lütfen ne zaman istersen gel.
In any event, I will do my best.
- Ne olursa olsun elimden gelenin en iyisini yapacağım.
So what if I am gay? Is it a crime?
- Ben bir eşcinselsem ne olmuş? Bu bir suç mu?
If he fails, so what?
- Başaramamışsa ne olmuş yani?
Neither Ania nor Magdalena love Justin Bieber.
- Ne Ania, ne de Magdalena Justin Bieber'ı seviyor.
I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
- Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
How much money was saved in preparation for the summer vacation?
- Yaz tatiline hazırlık için ne kadar para biriktirildi?
How much do ten paper plates cost?
- 10 kağıt tabak ne kadar?
However hard I try, I can never catch up with him.
- Ne kadar denesem de,ona asla yetişemem.
However hard you may try, you will not be able to do it.
- Ne kadar çok çalışırsan çalış, onu yapamayacaksın.
Come what may, we must do our duty.
- Ne olursa olsun vazifemizi yerine getirmeliyiz.
Come what may, I will not break my word.
- Ne olursa olsun ben sözümü bozmam.
Sadly, sadfully is not a word.
- Ne yazık ki sadfully bir kelime değildir.
Sadly, the world is full of idiots.
- Ne yazık ki dünya idiot dolu.
Can you please tell me what time the train leaves?
- Trenin ne zaman kalkacağını lütfen bana söyleyebilir misin?
What time do you open?
- Ne zaman açıyorsunuz?
What kind of woman do you think I am?
- Ne çeşit kadın olduğumu düşünüyorsun?
What kind of camera does Tom own?
- Tom ne çeşit bir kameraya sahiptir?
What about going out for a drink this evening?
- Bu akşam içki içmeye gidelim mi, ne dersiniz?
What about going out for a meal?
- Bir yemek için çıkmaya ne dersin?
Just how big an idiot do you think I am?
- Sadece ne kadar büyük bir aptal olduğumu mu düşünüyorsun?
Just how hungry are you?
- Sadece ne kadar açsın?
What's the matter, Tom? Are you going to cry?
- Ne oldu, Tom? Ağlayacak mısın?
What's the matter with you? You look pale.
- Sana ne oldu? Solgun görünüyorsun.
At any rate I will go out when it stops raining.
- Ne olursa olsun yağmur durduğunda dışarı gideceğim.
Markku at any rate is not to blame.
- Markku ne olursa olsun suçlanmayacak.
ne tür müzikleri seversin?.
Talking of music, what kind of music do you like?
- Müzikten bahsetmişken, ne tür müzik seversiniz?
The food athletes eat is just as important as what kind of exercises they do.
- Sporcuların yedikleri yiyecek tam olarak ne tür egzersizleri yaptıkları kadar önemlidir.
To our regret, we were obliged to call off the game, which we had been looking forward to.
- Ne yazık ki, oyunu iptal etmek zorunda bırakıldık, ki bunu dört gözle bekliyorduk.
What kind of a sick joke is this?
- Bu ne biçim bir eşek şakası?
What kind of man are you?
- Sen ne biçim bir adamsın?
Tom doesn't speak either French or English.
- Tom ne İngilizce ne de Fransızca konuşuyor.
Tom can't speak either French or Spanish.
- Tom ne Fransızca ne de İspanyolca konuşabilir.
We saw what looked like an oasis in the desert.
- Çölde bir vahanın ne gibi göründüğünü gördük.
What difference does this make?
- Ne gibi bir fark yaratıyor?
Tom! How nice to see you again!
- Tom! Seni tekrar görmek ne güzel!
How nice to be in Hawaii again!
- Yine Hawaii'de olmak ne güzel!
How beautiful that flower is!
- Ne güzel bir çiçek o!
How beautiful this flower is!
- Ne güzel bir çiçek bu!
What for do you need a second bicycle? Give it to me!
- Ne için ikinci bir bisiklete ihtiyacın var? Onu bana ver!
What for do you need a second bicycle? Give it to me!
- Ne için ikinci bir bisiklete ihtiyacın var? Onu bana ver!
How many aunts and uncles do you have?
- Ne kadar teyzen ve amcan var?
How many aunts and uncles do you have?
- Ne kadar teyzen ve dayın var?
Do you happen to know what happened?
- Ne olduğunu biliyor musun?
What happened to the book I put here yesterday?
- Dün buraya koyduğum kitaba ne oldu?
So what if I am gay? Is it a crime?
- Ben bir eşcinselsem ne olmuş? Bu bir suç mu?
Yes, I kissed him. So what?
- Evet, onu öptüm. Ne olmuş?
Please don't smoke cigarettes no matter what.
- Lütfen ne olursa olsun sigara içme.
Rain or shine, I will come to meet you at the station.
- Ne olursa olsun, seni karşılamak için istasyona geleceğim.
I will go, rain or shine.
- Ne olursa olsun, gideceğim.
In any case, I've finished writing the article.
- Ne olursa olsun, makaleyi yazmayı bitirdim.
In any case, catch the train tomorrow.
- Ne olursa olsun, yarın trene yetişin.