muazzam

listen to the pronunciation of muazzam
Türkisch - Englisch
enormous

Ordinary people possess enormous power. - Sıradan insanlar muazzam bir güce sahip.

Tom has enormous potential. - Tom muazzam bir potansiyele sahiptir.

tremendous

The rocket travels at a tremendous speed. - Roket muazzam bir hızda hareket eder.

The merchant accumulated tremendous fortune during the postwar era. - Tüccar, savaş sonrası döneminde muazzam servet biriktirdi.

grandiose
mighty

A mighty cheer burst from the crowd. - Kalabalıktan muazzam bir tezahürat patladı.

enormous, tremendous, prodigous, colossal, stupendous; strong, important
great

It wasn't all that great. - O kadar da muazzam değildi.

whacking
great, huge and imposing
colossal

That was a colossal waste of time. - O muazzam bir zaman kaybıydı.

fab
(Konuşma Dili) terrific, astounding; magnificent
magnifical
egregious
magnific
spanking
puissant
stupendous
immense

The earthquake caused a tsunami of immense size. - Deprem muazzam büyüklükte bir tsunamiye neden oldu.

An immense monument was erected in honor of the eminent philosopher. - Büyük filozofun şerefine muazzam bir anıt dikildi.

huge

A huge crowd of people waited. - Muazzam bir insan kalabalığı bekledi.

She lost sight of her friend in the huge crowd. - Muazzam kalabalıkta arkadaşını gözden kaybetti.

howling

The demon grabbed my sister and, with howling laughter, cast her into a bottomless pit. - Şeytan kız kardeşimi yakaladı ve, muazzam bir kahkahayla, onu dipsiz bir çukura fırlattı.

(Hukuk) mammoth
giant

This machine can dig giant holes. - Bu makine muazzam çukurlar kazabilir.

important
strong
voluminous
vast
monster
monument

An immense monument was erected in honor of the eminent philosopher. - Büyük filozofun şerefine muazzam bir anıt dikildi.

royal
prodigious
titanic
untold
monumental
astronomical
swingeing
thundering
muazzam bir değişiklik
(Hukuk) substantial reform
muazzam şey
spanker
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) Büyük, iri, cesim, mükerrem, mübeccel, koskoca
(Osmanlı Dönemi) fevkalâde büyük, iri, koskoca
Çok büyük, çok iri, koskoca, koskocaman
Çok büyük, çok iri, koskoca, koskocaman: "Muazzam, biraz da esrarlı, karanlık, eski bir konaktaydı."- H. E. Adıvar
Güçlü, önemli
Alışılmışın sınırlarını aşan
Güçlü, önemli: "Fakat muazzam hakikatlere karşı göz yumanlardan değilim."- A. Gündüz
muazzam
Favoriten