Öfkeli kalabalık binaya saldırdı.
- The angry mob attacked the building.
Neden bu kadar öfkelisin?
- Why are you so angry?
Başkan Jefferson kızmıştı.
- President Jefferson was angry.
Yumiko biraz kızmıştı.
- Yumiko was a little angry.
Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
- The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say.
- When angry, count ten; when very angry, a hundred.
Tom sinirli ve öfkeli görünüyor.
- Tom seems frustrated and angry.
Tom evde kaydettiği futbol maçını izlemek için can atıyordu ve birinin son skordan bahsetmesine kulak misafiri olduğunda sinirliydi.
- Tom was looking forward to watching the football match he had recorded at home, and he was angry when he overheard someone mention the final score.
Oldukça hiddetli görünüyorsun.
- You look pretty angry.