Bu caddede aşağı yukarı yürüyerek saatler harcadım.
- I spent hours walking up and down on this street.
Onlar tuşları aşağı yukarı hareket ettirdiler.
- They moved up and down the keys.
Çocuklar kanapenin üstünde yukarı aşağı sıçramaya başladı.
- The children started bouncing up and down on the couch.
O, başını yukarı aşağı salladı.
- He shook his head up and down.