Boston'a taşınmak zorundayım.
- I have to move to Boston.
Birkaç fil Avrupa'ya taşınmak için gönüllü olurdu.
- Few elephants would volunteer to move to Europe.
Sadako daha fazlasını demek istiyordu ama dudakları artık kımıldamak istemedi.
- Sadako wanted to say more, but her lips just didn't want to move anymore.
Bak, Tom, hareket etmek zorundayız.
- Look, Tom, we have to move.
Hızlı hareket etmek zorundasın.
- You must move quickly.
George trenin hareket etmeye başladığını hissetti.
- George felt the train begin to move.
Motorda sorun yok, fakat arabam hareket etmiyor.
- Nothing's wrong with the engine, but my car won't move.
Ben hamlemi yaptığımda, o bana tokat attı ve soğuk bir duş almamı söyledi.
- When I made my move she slapped me and told me to take a cold shower.
Tom'un bir hamle yapması gerekiyor.
- Tom needs to make a move.
Motorda sorun yok, fakat arabam hareket etmiyor.
- Nothing's wrong with the engine, but my car won't move.
Eğer trene yetişmek istiyorsan derhal hareket etmelisin.
- You'll have to get a move on if you want to catch the train.
Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.
- This movement from rural to urban areas has been going on for over two hundred years.
Tom taşınmama yardım etti.
- Tom helped me to move.
Yuriko, mobilya işine taşınmayı planlıyor.
- Yuriko is planning to move into the furniture business.
Buraya taşındığımızdan beri beş yıl geçti.
- It is five years since we moved here.
Tom gitmek için hiç bir şey yapmadı.
- Tom made no move to go.
Bu masayı taşımama yardım eder misin?
- Will you help me move this desk?
Bu taşı taşımama yardım et.
- Help me move this stone.
Leyla, annesiyle birlikte olmak için eve taşındı.
- Layla moved home to be with her mother.
Tom çocuklarıyla birlikte olmak için Boston'a geri döndü.
- Tom moved back to Boston to be with his kids.
Kımıldama, yoksa seni vururum.
- Don't move, or I'll shoot you.
Ben kımıldamanı söyleyinceye kadar kımıldama.
- Don't move until I tell you to.
George trenin hareket etmeye başladığını hissetti.
- George felt the train begin to move.
Biz çok dikkatli hareket etmeliyiz.
- We've got to move very carefully.
At durdu ve kımıldamadı.
- The horse stopped and wouldn't move.
Kımıldama, yoksa seni vururum.
- Don't move, or I'll shoot you.
Buradan uzaklaşmak istiyorum.
- I want to move away from here.
Kediler genellikle hareketli araçlar tarafından ezilirler.
- Cats are often run over by moving vehicles.
Bu ilginç, komik ve hatta hareketli bir hikaye.
- This is an interesting, funny and even moving story.
Sami dışarı çıkmak istiyordu.
- Sami wanted to move out.
Sami dışarı çıkmak istiyordu.
- Sami wanted to move out.
Geçit töreninin caddeden aşağıya doğru ilerlediğini gördük.
- We saw the parade move down the street.
Tom, yeni dairesine taşınmak için yardım almaya mecbur.
- Tom's bound to need help to move into his new apartment.
Tom daha büyük bir eve taşınmak istiyor.
- Tom wants to move into a bigger house.
Hızlı hareket etmek zorundasın.
- You must move quickly.
Tom Boston'a taşınmak istiyor.
- Tom wants to move to Boston.
Tom Boston'a taşınmak istediğini söyledi.
- Tom said that he wanted to move to Boston.
Kapıyı kapatabilmemiz için biraz ilerler misiniz?
- Could you move forward so we can close the door?
Bir adım ileriye ilerle.
- Move forward one step.
Tom daha büyük bir eve taşınmak istiyor.
- Tom wants to move into a bigger house.
Tom, yeni dairesine taşınmak için yardım almaya mecbur.
- Tom's bound to need help to move into his new apartment.
O zamana kadar tamamlanırsa gelecek ay yeni evimize taşınacağız.
- We will move into our new house next month if it is completed by then.
Yuriko, mobilya işine taşınmayı planlıyor.
- Yuriko is planning to move into the furniture business.
Sanırım daha küçük bir eve taşınmayı düşünmemin zamanıdır.
- I think it's time for me to move into a smaller home.
Liisa Markku'nun taşınmak zorunda olduğuna karar verdi.
- Liisa decided that Markku had to move out.
Neden evden taşındın?
- Why did you move out?
Birkaç fil Avrupa'ya taşınmak için gönüllü olurdu.
- Few elephants would volunteer to move to Europe.
Tom Boston'a taşınmak istiyordu.
- Tom wanted to move to Boston.
Tom Boston'a hareket etmek için hiç isteğe sahip değildi.
- Tom had no desire to move to Boston.
Tom, yeni dairesine taşınmak için yardım almaya mecbur.
- Tom's bound to need help to move into his new apartment.
Tom daha büyük bir eve taşınmak istiyor.
- Tom wants to move into a bigger house.
Tom ayın sonuna kadar apartman dairesinden taşınmak zorunda.
- Tom has to move out of his apartment by the end of the month.
Sami taşınmak istiyordu.
- Sami wanted to move out.
He can win a match with that one move.
Sir, seyde Sir Boys, ye nede nat to meve me of such maters, for well ye wote I woll do what I may to please you..
He would move heaven and earth to make sure his family is healthy.
You'd better move it if you want to get there on time.
You need to forget about the past and move on.
After spending the night resting in an abandoned church, the group decided to move on in their quest.
Who needs a house out in Hackensack? / Is that all you get for your money? ... If that's movin' up then I'm movin' out.
We were given a moving date, and an exchange date, but the buyers kept moving the goal posts and kept giving us a later date.
Always check behind the car before you move off.
We'd almost signed the contract when the other guys moved the goalposts and said they wanted more money.
Hey, did you see Bob last night with that chick? Yeah, he had to bust a move and got laid..
Jim went over to hit on that girl at the bar, but as he opened his mouth, he felt he was about to bust a move, so he continued toward the patio outside.
It's time to go. Let's bust a move..
I'm gonna bust a move on that fine ass bitch.
Damn, see that guy on the dance floor? He can bust a move! That, my friend, is groovin'.
Bust a move, it's The Man..
Kind of a career limiting move to leave the game running where management might find it.
I need to get a move on if I'm going to arrive before 3.
What happened to that girl in the film was so awful - I was extremely moved.
moving pictures.
The rats' movings are willed movements.
a moving story.
touch-move rule.
... can now move from the idea of mass media to the idea of ...
... PRESIDENT OBAMA: And that is not a right strategy for us to move forward. ...