Hayır, onun bir güdüsü yok.
- No, he doesn't have a motive.
Tom'un bazen diğer insanların güdülerini ve isteklerini anlama sorunu var.
- Tom sometimes has trouble understanding other people's motives and desires.
Dedektifler cinayet için farklı sebepler düşündüler.
- Detectives considered different motives for the murder.
Cinayetin nedeni henüz bilinmiyor.
- The motive for the murder is not yet known.
Hiç kimsenin cinayet için bir nedeni var gibi görünmüyordu.
- Nobody seemed to have a motive for the murder.
Tom'un art niyetleri vardı.
- Tom had ulterior motives.
Yeni bir araba satın alması için babasına baskı yaptığında Catherine'nin bir art niyeti vardı; O, arabayı kendisinin sürebileceğini umuyordu.
- Catherine had an ulterior motive when she urged her father to buy a new car. She hoped that she'd be able to drive it herself.
In the motive parts of animals may be discovered mutuall proportions; not only in those of Quadrupeds, but in the thigh-bone, legge, foot-bone, and claws of Birds.
No-one could understand why she had hidden the shovel; her motives were obscure at best.
If you listen carefully, you can hear the flutes mimicking the cello motive.
Using electricity as motive power for railroads will do away with fuel trains, tenders, coal handling, water, and all that..
The poet is a man without a profit or any other kind of ulterior motive.
Tom isn't very motivated.
- Tom çok motive değil.
I don't know what motivated me to come here.
- Buraya gelmek için beni neyin motive ettiğini bilmiyorum.