Günün büyük bölümünü geçirdiğim yer burası.
- This is where I spend most of the day.
Geçen yazın büyük bölümünde Boston'daydım.
- I was in Boston most of last summer.
O, zamanın çoğunu yazlık evinde geçirdi.
- He spent most of the time at his summer home.
Babamın küçük kütüphanesi çoğu polemik tanrılığı içeren kitaplardan oluşuyordu, onların çoğunu okudum. esas oluşuyordu.
- My father's little library consisted chiefly of books on polemic divinity, most of which I read.
Hiç şüphe yok ki İngilizce dünyada en çok konuşulan dildir.
- It isn't a surprise that English is the world's most spoken language.
Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.
- Windows is the most used operating system in the world.
Çoğu genç yetişkin geceleyin dışarı çıkmaktan hoşlanır.
- Most young adults enjoy going out at night.
Çoğu Japon, suyu musluktan içer.
- Most Japanese drink water from the tap.
Uzaktan bakıldığında pek çok şey hoş görünecektir.
- If you look from afar, most things will look nice.
Pek çok genç İtalyan kızı zamanlarını ne yaparak geçiriyor?
- What do most young Italian girls spend their time doing?
Fakat bilhassa onun adının ne olduğunu merak ediyordu.
- But most of all he wondered what her name was.
Bilhassa matematikten nefret ediyorum.
- I hate math most of all.
Birçoğu okuyamıyordu ya da yazamıyordu.
- Most were unable to read or write.
Çok sayıda misafir vardı-onlardan çoğu bizim öğretmenin sınıf arkadaşları ve arkadaşlarıydı.
- There were many guests - most of them were our teacher's classmates and friends.
Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.
- Windows is the most used operating system in the world.
Bu adadaki pek çok yılan zararsızdır.
- Most snakes on this island are harmless.
Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
- Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.
Çoğu takımyıldızı adlarını verdikleri yaratıklara ve karakterlere benzemez.
- Most constellations don't really resemble the creatures or characters they are named after.
O, son derece nazik bir komşudur.
- She is a most gracious neighbor.
Beşimizin arasında, en fazla dil konuşabilen kişi kesinlikle odur.
- Among the five of us, he's surely the one who can speak the most languages.
O, en fazla sadece yirmi dolar ödeyebilir.
- He can only pay twenty dollars at most.
The most I can offer for the house is $150,000.
This is a most unusual specimen.
Most want the best for their children.
The majority of them are decent people.
- Most of them are decent people.
... most of the shops have now shows into somewhat common projects such as used ...
... But if you think about where most of the efforts are going ...