most; largest; as, the best part of a week

listen to the pronunciation of most; largest; as, the best part of a week
Englisch - Türkisch

Definition von most; largest; as, the best part of a week im Englisch Türkisch wörterbuch

best
{i} en iyisi

Bizim restoran en iyisidir. - Our restaurant is the best.

Sınavda elimden gelenin en iyisini yapacağım. - I'll do my best on the test.

best
feriştah
best
ekstra
best
yapabileceğinin en iyisi

Sadece yapabileceğinin en iyisini yap. - Just do the best you can.

Yapabileceğinin en iyisini yaptın. - You've done the best you can do.

best
en iyi taraf/yan/kısım
best
en
best
en çok

En çok hangi konuları seversin? - What subjects do you like the best?

Bestecilerden hangisini en çok seviyorsun? - Which of the composers do you like best?

best
{s} en iyi

Babana en iyi dileklerimle. - Best regards to your father.

Bana göre Almanca dünyadaki en iyi dildir. - In my opinion, German is the best language in the world.

best
en iyi şekilde

Elimden geldiğince şiiri en iyi şekilde çevirdim. - I translated the poem the best I could.

O, fırsatı en iyi şekilde değerlendirdi. - He made the best of the opportunity.

best
{f} yenmek
best
{s} (good ve well'in enüstünlük derecesi) en iyi, en hoş, en uygun
best
{f} hakkından gelmek, yenmek; baskın çıkmak, geçmek
best
{s} birinci sınıf
best
{f} geçmek

Sizinle temasa geçmek için en iyi yol hangisidir? - What's the best way to contact you?

Sınavı geçmek için elimden geleni yapacağım. - I will do my best to pass the examination.

best
{f} alt etmek
best
baskın çıkmak
Englisch - Englisch
best
most; largest; as, the best part of a week
Favoriten