Kollarımızdaki pazularımızdan çok daha fazlasına sahibiz,Per.
- We've got a lot more than just biceps in our arms, Per.
O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
- She earns more than she spends.
Ben senden daha güzelim.
- I am more beautiful than you.
Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
- I'd like to stay one more night. Is that possible?
Ben biraz daha kahve istiyorum.
- I'd like some more coffee.
Lütfen biraz daha kahve ilave et.
- Please add more coffee.
Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.
- I like coffee much more than tea.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
- Humility often gains more than pride.
İyi sağlık başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
- Good health is more valuable than anything else.
Onların başka şarapları yok.
- They have no more wine.
Tüm istediğim biraz daha dikkatti.
- All I wanted was a little more attention.
Ateistlerin tüm dindar ve sosyalistlerden daha merhametli olduğunu biliyorum.
- I know atheists that have more humanity than all these religious and these socialists.
Yarasa, bir kuş olmaktan ziyâde, bir sıçandır.
- A bat is no more a bird than a rat is.
Doktor kırık parmağından ziyade Tom'un ayak bileği hakkında daha endişeli olduğunu söyledi.
- The doctor said he was more concerned about Tom's ankle than his broken finger.
300,000'den daha fazla kişi Kanada Günü törenine katılmak için yağmur ve soğuğa göğüs gerdiler.
- More than 30,000 people braved the rain and cold to attend the Canada Day parade.
Maymunlar niçin diğer hayvanlardan daha çok evrim geçirdi?
- Why have the apes evolved more than other animals?
Biri diğerinden çok daha canlı olduğundan, orijinal ve kopya kolayca ayırt edilirler.
- The original and the copy are easily distinguished since the one is much more vivid than the other.
Tom kesinlikle partimizi daha eğlenceli yapmak için yardım etti.
- Tom certainly helped make our party more fun.
Tom daha yardımsever olamazdı.
- Tom couldn't have been more helpful.
Büyük bir hata yapmaktan kaçınmak için daha dikkatli olmalısın.
- You must be more careful to avoid making a gross mistake.
Bazen büyükanneler, KGB'den daha tehlikelidir.
- Sometimes, Grandma is more dangerous than the KGB.
Volvo yeni bir projeye başlıyor. Devamını oku.
- Volvo is starting a new project Read more.
Tom'un gittikçe daha çok kafası karışmaya devam etti.
- Tom kept getting more and more confused.
Doğal gıdalardan çok işlenmiş gıdalar yiyoruz.
- We eat more processed food than natural food.
O çok güzeldir, daha neyse çok akıllıcadır.
- She is very beautiful, and what is more, very wise.
İnsan oğlu hayvanlardan çok daha fazla şey başardı.
- Human beings have achieved a lot more than animals.
Aç gözlü insanlar her zaman daha fazla şey ister.
- Greedy people always want more stuff.
Daha fazla bir şey var mı?
- Is there something more?
İçecek daha fazla bir şey yok.
- There's nothing more to drink.
Bunu az çok anlıyorum.
- I understand it more or less.
O az çok benim yaşımda.
- She's more or less my age.
There's more caffeine in my coffee than in the coffee you get in most places.
There are more ways to do this than I can count.
When it comes to parties, the more, the merrier.
... Everybody is seeking what they know, more of what they know, ...
... So we have 40 more of these cards taped to ...