Bir çocukluk hastalığı onu kör bıraktı.
- A childhood illness left her blind.
O, bir çocukluk arkadaşıdır.
- He is a childhood friend.
O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
- He gathered his children around him.
Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
- Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.
Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.
- It is dangerous for children to play in the street.
Larry Ewing evli ve iki çocuk babasıdır.
- Larry Ewing is married and the father of two children.
Çocukluk çağında, zaman yavaş olarak geçer.
- In childhood, time passes slowly.
Çocukları çantaya koymayın.
- Don't put children into the bag.
Ebeveynler çocuklarına yalan söylemenin yanlış bir şey olduğunu öğretirler.
- Parents teach their children that it's wrong to lie.