Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
- Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
Fakir Japon göçmenler düşük ücretle çalışmaya istekliydiler.
- Poor Japanese immigrants were willing to work for low pay.
Onun için ne kadar ödedin?
- How much did you pay for him?
Hey! Scott! Faturamı öde!
- Hey! Scott! Pay my bill!
Maaş altı kişilik bir aile için yeterli değildir.
- The pay is not adequate for a family of six.
Tom ona ödediğimiz maaşı hak ediyor.
- Tom deserves the salary we pay him.
Ben bir kredi kartı ile ödemek istiyorum.
- I would like to pay with a credit card.
Babamın borcunu ödemekten berat edildim.
- I was absolved from paying my father's debt.
Bir otel odasına dünya kadar para vermek istemiyorum.
- I don't want to pay through the nose for a hotel room.
Bedelini ödemek zorundasın.
- You have to pay the price.
Birisi bedeli ödemek zorunda.
- Someone has to pay the price.
Bir sürü insan faturalarını ödeme konusunda endişeleniyor.
- Many people worry about paying their bills.
Onun ödemesi gerektiğini iddia ettim.
- I demanded that he should pay.