Annem doğum günüm için bir pasta yaptı.
- Mom made a cake for my birthday.
Annem İngilizce'yi çok iyi konuşamaz.
- My mom doesn't speak English very well.
Seninle bir ana ihtiyacım var.
- I need a moment with you.
Benim sadece bir ana ihtiyacım var.
- I just need a moment.
O, gönüllü olarak annesinin temizlik yapmasına yardımcı oldu.
- He voluntarily helped his mum clean.
Annen gibi konuşuyorsun.
- You speak like your mum.
Bütün anneler çocuklarını emzirmeli.
- All moms should breastfeed their children.
Bütün anneler çocuklarını emzirmeli.
- All moms should breastfeed their kids.
Yüzmeye gidebilir miyim, anne?
- Mama, is it okay if I go swimming?
Anne, sen bir sömürücüsün!
- Mammy, you are an exploiter!
I wish Mom and Dad didn't argue so much.
Mom-and-pop diners and cafes are disappearing from American main streets, being replaced by bland corporate giants and insipid franchises.
Kip: Your mom goes to college.
My mother was so tired that she went to bed early.
- My mum was so tired that she went to bed early.
The candle went out instead of having been put out.
- Mum söndürülmek yerine söndü.
The candle went out instead of having been put out.
- Mum söndürmeye gerek kalmadan söndü.
The car is waxed and shining.
- Araba mumluydu ve parlıyordu.
How often do you wax your skis?
- Kayaklarını ne kadar sıklıkta mumlarsın?
... - YOUR MOM DID IT PRETTY EASILY. - THAT'S IT, MAN. ...
... Or I've got to deal with my aging parent and get my mom ...