Biraz küflü ekmekten başka bir şeyimiz yok.
- We have nothing but some moldy bread.
Ekmek küflüydü, ama Tom yine de onu yedi.
- The bread was moldy, but Tom ate it anyway.
Bir insan, bir kalıp içinde yapılamaz.
- A man cannot be made in a mold.
Bir insan, bir kalıp içinde yapılamaz.
- A man cannot be made in a mold.
Döküm kalıbından temiz geldi.
- The casting came cleanly out of its mold.
the oval mold of her face.
a leader in the mold of her predecessors.