Long skirts are out of fashion now.
- Şu an uzun eteklerin modası geçmiştir.
That kind of dress is now in fashion.
- O tür elbise şimdi moda.
She follows all the latest trends in fashion.
- O modadaki bütün en son trendleri izler.
The trendy word of the year was digital: digital clocks, digital microwave ovens, even digital fountain pens.
- Yılın moda kelimesi dijital: dijital saatler, dijital mikrodalga fırınlar, hatta dijital dolma kalemler.
Since when do you care what's in style?
- Neyin modaya uygun olduğunu ne zamandan beri önemsiyorsun?
I wish the fedora would come back in style.
- Keşke fötr şapka modaya uygun geri gelse.
I'm a little old fashioned, you know.
- Bilirsin, ben biraz eski modayımdır.
Those shoes are old fashioned.
- Bu ayakkabılar eski modadır.
Hebrew is not at all old-fashioned, but rather modern, effervescent, and fresh.
- İbranice hiç eski moda değil ama oldukça modern, coşkun ve taze.
Tom switched his phone to manner mode before he walked into Mary's office.
- Tom Mary'nin ofisine girmeden önce telefonunu sessiz moda aldı.
They live in the fashion world.
- Moda dünyasında yaşıyorlar.
Have moustaches suddenly become trendy?
- Bıyıklar birden moda oldu mu?
She always wore trendy clothes.
- O hep modaya uygun elbiseler giydi.
Our store sells a wide range of fashionable clothes.
- Mağazamız, geniş bir skalada modaya uygun elbise satmaktadır.
That kind of dress has become quite fashionable.
- Bu tür elbise oldukça moda oldu.
Terms like sexism are now in vogue.
- Cinsiyetçilik gibi terimler şimdi moda.
It's kind of in vogue, but the price is too much!
- Bu biraz modaya uygun ama fiyat çok fazla.
I can't keep up with these changes in fashion.
- Modadaki bu değişimlere ayak uyduramıyorum.
Long dresses have come in fashion this year.
- Uzun elbiseler bu yıl moda oldu.
It's just one of those annoying buzzwords.
- Bu sadece şu can sıkıcı moda sözcüklerden biri.