Deutsch - Türkisch
Definition von miterleben im Deutsch Türkisch wörterbuch
- birlikte yaşamak, birlikte görüp geçirmek
- birlikte yaşamak
Englisch - Türkisch
Definition von miterleben im Englisch Türkisch wörterbuch
- witness
- {f} tanık olmak
- witness
- şahadet etmek
- witness
- kanıtlamak
- witness
- delil
- witness
- göstermek
- witness
- {i} tanık
O cinayete tanıklık etti.
-He witnessed the murder.
Tanık onun adını açıkladı.
-The witness stated his name.
- witness
- {i} şahit
Aslında trafik kazasına şahit olmadım.
-Actually, I did not witness the traffic accident.
Yakındaki bir okulda birçok çocuk uçak kazasına şahit oldu.
-Many children at a nearby school witnessed the plane crash.
- witness
- {f} şahitlik etmek
- witness
- i. tanık, şahit. f
- witness
- tanıt
- witness
- {f} kabul etmek
- witness
- {i} tanıklık
O, onun öldürülüşüne tanıklık etti.
-She witnessed him being killed.
Tek tanığımız tanıklık yapmayı reddediyor.
-Our only witness is refusing to testify.
- witness
- {f} onaylamak
- witness
- şehadet etmek
- witness
- witness box witness stand tanık kürsüsü
- witness
- (fiil) şahit olmak, tanık olmak, şahitlik etmek, sahne olmak, onaylamak, kabul etmek
Relevante Übersetzungen
Deutsch - Englisch
Definition von miterleben im Deutsch Englisch wörterbuch
- to witness
- to experience something
- witness
- Das werde ich wohl nicht mehr miterleben/erleben.
- I don't think I'll live to see it happen
- Schade, dass sie das nicht miterleben kann.
- It's too bad she cannot be with us to experience this
- etw. hautnah miterleben
- to experience something at first hand
- etw. miterleben
- to see something happen
- etw. miterleben
- to watch something happen
- etw. miterleben (zur fraglichen Zeit noch am Leben sein)
- to live to see something happen
- etw. miterleben (zur fraglichen Zeit noch am Leben sein)
- to be still alive when something happens/happened