O dosyayı yanlışlıkla sildim sanırım.
- I think I mistakenly deleted that file.
Sanırım o email'i yanlışlıkla Tom'a gönderdim.
- I think I mistakenly sent that email to Tom.
Yanlışlıkla onun şemsiyesini aldım.
- I took his umbrella by mistake.
Eğer bir yanlış görürsen sonra lütfen düzelt.
- If you see a mistake, then please correct it.
Yanlışlıkla mektubunu açtığım için lütfen beni affet.
- Please forgive me for opening your letter by mistake.
Yanlışlıkla onun şemsiyesini aldım.
- I took his umbrella by mistake.
Hatalar yapmaktan korkmayın.
- Don't be afraid of making mistakes.
Büyük bir hataydı ki, o caydı.
- He broke his promise, which was a big mistake.
Kusura bakma ama hatalısın.
- Excuse me, but you're mistaken.
Tom'un yanılmadığını umuyorum.
- I hope that Tom wasn't mistaken.
Haritaya güvenmeme rağmen o hatalıydı.
- Although I trusted the map, it was mistaken.
Üzgünüm fakat sanırım sen hatalısın.
- I'm sorry, but I think you're mistaken.
Tom yanılmış olabilirdi.
- Tom could've been mistaken.
Tom Mary'nin Boston'a taşınacığını düşündü ama yanılmıştı.
- Tom thought Mary was moving to Boston, but he was mistaken.
Bir şey yanlış görünüyordu.
- Something seemed amiss.
Yanlış bir şeyler oluyordu.
- Something amiss was going on.
Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
- A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
Tom sık sık yanlışlıkla bir öğrenciye benzetilir.
- Tom is often mistaken for a student.
Bilim adamlarına göre yaygın bir hata her problemin teknik bir çözümü var olduğuna yanlışlıkla inanmaktır.
- A fault common to scientists is mistakenly believing that every problem has a technical solution.
I mistakenly assumed that the shop was still there.
This is a clear case of mistaken identity.
I think you must be mistaken.
... it is always mistakenly being sold as the poor man's on set to air travel ...