This isn't about money or power. This is about my legacy.
- Bu, para ya da güç hakkında değil. Bu mirasım hakkında.
Ronnie's music and legacy live in all of us!
- Ronnie'nin müzik ve mirası hepimizin içinde yaşıyor!
We have a rich historical heritage.
- Zengin bir tarihsel mirasımız var.
A cultural heritage is handed down to posterity.
- Kültürel miras gelecek nesillere aktarılır.
Tom has no inheritance.
- Tom'un hiç bir mirası yok.
My father left me a large inheritance.
- Babam bana büyük bir miras bıraktı.
My sixty-year-old aunt inherited the huge estate.
- Altmış yaşındaki teyzem büyük miras aldı.
Tom bought an engagement ring for Mary with money he inherited from his grandfather.
- Tom büyükbabasından miras kalan parayla Mary için bir nişan yüzüğü aldı.
Edward inherited his uncle's estate.
- Edward amcasının menkulünü miras olarak aldı.
My aunt inherited the huge estate.
- Teyzem büyük bir emlakı miras olarak aldı.