Gözlemlememiz için en iyi politika kendi işimizi önemsemektir.
- The best policy for us to observe is to mind our own business.
Vücut için gıda neyse; zihin için de kitap odur.
- Books are to the mind what food is to the body.
Sansür dört harfli kelimenin kendisinden daha çok kirli zihinleri besler.
- Censorship feeds the dirty mind more than the four-letter word itself.
Küçük şey küçük akılları memnun eder.
- Little thing please little minds.
Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.
- The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place.
Kafanızda müziği yeniden oluşturmaya çalışın.
- Try to reproduce the music in your mind.
Takımımız şampiyonluğu kazandığında kafam rahatladı.
- It took a load off my mind when our team won the championship.
Biz neredeyse birbirimizin düşüncelerini okuyabiliriz.
- We can just about read each other's minds.
Sana çakmak için iyi bir düşüncem var,zira çok kaba davrandın.
- I have a good mind to strike you for being so rude.
Onun çok hızlı bir hafızası var.
- She has a very quick mind.
Tom çocuklar yedikten sonra yemek yemeye önem vermediğini söyledi.
- Tom said he didn't mind eating after the children ate.
Sakıncası yoksa bir süre burada dinlenmek istiyorum.
- If you don't mind, I'd like to rest here for a while.
Dinle bak, çocuklar büyüklerine itaat etmelidir.
- Children should obey their elders, mind you.
Aklıma iyi bir fikir geldi.
- A good idea came to mind.
Tom, her zaman açık fikirli olmaya çalışıyor.
- Tom always tries to keep an open mind.
Bir yapının inşa edilebilmesinden önce mimarın zihninde yüzlerce kez canlandırılması gerekir.
- A building, before it can be constructed, has to be visualized hundreds of times in the mind of an architect.
Tom uyarıma dikkat etti.
- Tom was mindful of my warning.
Orada olsaydı, hareketlerine dikkat etmeni söylerdi.
- If he'd been there, he'd have told you to mind your manners.
Beyin her akıl, ruh ve kas enerjisinin merkezidir.
- The brain is the center of every mind, soul, and muscle energy.
Dan, Linda'nın ruhsal durumu hakkında endişeliydi.
- Dan was worried about Linda's state of mind.
Onun kendine özgü bir düşünme tarzı yok.
- He doesn't have a mind of his own.
O, fikrini özgürce konuştu.
- He spoke his mind freely.
Onun çevik bir zekası var.
- He has a nimble mind.
Tom'a aldırmayın. O biraz geri zekalı.
- Don't mind Tom. He's a little retarded.
Arzunun aklını kontrol etmesine izin verme!
- Don't let desire control your mind!
Zihni arzularla dolu olmayanl biri için korku yoktur.
- There is no fear for one whose mind is not filled with desires.
Tom aklına gelen ilk şeyi söyleme eğilimindedir.
- Tom tends to say the first thing that comes to his mind.
Onun çevik bir zekası var.
- He has a nimble mind.
Tom'a aldırmayın. O biraz geri zekalı.
- Don't mind Tom. He's a little retarded.
Beyin her akıl, ruh ve kas enerjisinin merkezidir.
- The brain is the center of every mind, soul, and muscle energy.
İnternet akılsız eğlence için harika bir kaynaktır.
- The internet is a wonderful source of mindless entertainment.
Bu sadece akılsızca yapılan eğlence.
- It's just mindless entertainment.
Adamın yüzünü hatırlıyorum fakat adını hatırlayamıyorum.
- I remember the man's face but I can't call his name to mind.
Kolej günlerimin hatıraları aklıma geliyor.
- Memories of my college days come to my mind.
Tekeri çalıştır, sen bu soruyu çözebilirsin.
Bu sadece akılsızca yapılan eğlence.
- It's just mindless entertainment.
You are losing your mind.
Despite advancing age, his mind was still as sharp as ever.
He was one of history’s greatest minds.
My mind just went blank.
Is the land where all's forgot.
I wouldn't mind an ice cream right now.
The mind is that part of our being which thinks and wills, remembers and reasons; we know nothing of it except from these functions.
An act of mindless violence.
Atheism alleges that mindless scientific forces control the universe.