O yer hiçbir yerin ortasında değildir.
- That place is in the middle of nowhere.
Dersin ortasında konuşma.
- Don't speak in the middle of a lesson.
Ben üç çocuktan ortanca olanım.
- I'm the middle child of three.
Sen de ortancasın, değil mi?
- You're a middle child, too, aren't you?
Ortaya oturmak istiyorum.
- I want to sit in the middle.
Arabamız caddenin ortasında bozuldu.
- Our car broke down in the middle of the street.
Bir toplantının ortasındayım. Sizi daha sonra tekrar arayabilir miyim?
- I'm in the middle of a meeting. Could I call you back later?
Kağıdı ortadan katla.
- Fold the paper in the middle.
Gerçek ortada yatıyor.
- The truth lies in the middle.
Onun kökenini belirlemek için orta çağlara geri gitmeliyiz.
- To determine its origin, we must go back to the middle ages.
Son zamanlarda, belimin etrafında biraz kilo alıyorum. Sanırım bu orta yaş yayılması.
- Recently, I've been putting on a little weight around my waist. I guess it's middle-age spread.
You're reliable like a shack in the middle of a hurricane.
- You are reliable like a shack in the middle of a hurricane.
He sneaked up on him in the middle of the night.
- He snuck up on him in the middle of the night.