mevki̇'

listen to the pronunciation of mevki̇'
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) Vapur, tren gibi yerlerde sınıflandırılmış, değeri yüksek olan yer
(Osmanlı Dönemi) Sınıflandırılmış yerlerden her biri
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyin bulunduğu veya vukua geldiği yer
(Osmanlı Dönemi) Yer
mevki
Makam
mevki
Bazı ulaşım araçlarında yolculara veya tiyatro, sinema gibi yerlerde seyircilere sağlanan konfora ve bilet ücretlerine göre düzenlenmiş yer
mevki
Orta Oyununda erkek seyircilere ayrılan yer
mevki
Yer, mahal
mevki
Yer, mahal: "Gelibolu civarında Akbaş mevkisinde bir cephane deposu vardı."- Atatürk
mevki
Durum: "Hey Allahım ben ne müşkülatlı bir mevkide kalmışım şimdi."- O. C. Kaygılı
mevki
Durum
mevki
Bazı ulaşım araçlarında yolculara veya tiyatro, sinema gibi yerlerde seyircilere sağlanan konfora ve bilet ücretlerine göre düzenlenmiş yer: "İkinci mevki sıralar oldukça dolmuş, localardan ise ancak bir ikisi tutulmuş."- M. Ş. Esendal
mevki
Makam: "... senelerce devletin yüksek mevkilerinde bulundu."- Y. K. Karaosmanoğlu
mevkî
(Osmanlı Dönemi) yer, bir şeyin bulunduğu veya meydana geldiği yer
lüks mevki
Birinci mevki
müstahkem mevki
Türlü savunma tesislerini kapsayan bölge
Türkisch - Englisch

Definition von mevki̇' im Türkisch Englisch wörterbuch

mevki
position
mevki
status
mevki
rank

I'm a jack of all trades, a real triple threat. They'll try to stop me, but I'll be rising up the ranks in no time. - Her işten anlarım. On parmağımda on marifet vardır. Önüme set çekmeye çalışacaklar, ama mevki basamaklarını çabucak çıkacağım.

mevki
effect
mevki
situs
mevki
standing
mevki
commission
mevki alma
(Ticaret) barratry
mevki farkı
(Ticaret) excess fare
mevki sahibi
dignitary
mevki tayini
(Havacılık) fix
mevki
site

Your site appeals to people who are interested in cats. - Sizin mevkiniz kediden hoşlanan insanlara hitap ediyor.

mevki
place, location
mevki
condition
mevki
ubiety
mevki
class (of accommodation on a train, ship, or airplane)
mevki
class " sınıf; place, site, locality" " yer; position, rank" " orun; position, situation" durum
mevki
location

A bookstore in that location wouldn't make enough money to survive. - O mevkideki bir kitapçı hayatta kalmak için yeterli para para kazanmaz.

mevki
state
mevki
promotion
mevki
situation
mevki
place
mevki
lay
mevki
(Hukuk) seat

He was in the hot seat. - O çok sorumlulukları olan önemli bir mevkideydi.

mevki
station

A man should not be judged by his station in life. - Bir insan bulunduğu mevkiyle yargılanmamalıdır.

mevki
position, rank
mevki
position, situation; circumstances
mevki
class

I've never flown first class. - Ben hiç birinci mevkide uçmadım.

mevki avcısı
place hunter
mevki açısı
(Askeri) target angle
mevki belirtici radyo cihazı
(Havacılık) compass locater
mevki dairesi
(Askeri) circle of position
mevki doğruluğu
(Askeri) location accuracy
mevki emniyet subayı
(Askeri) post security officer
mevki fark giderme katsayısı
(Askeri) reduction coefficient
mevki farkı düzeltmesi
(Askeri) parallax correction
mevki farkı ücreti
excess fare
mevki hastanesi
(Askeri) post hospital
mevki hattı
(Askeri) line of position
mevki hattı
(Askeri) position line
mevki hazırlığı
(Askeri) site preparation
mevki saat açısı
(Askeri) local hour angle
mevki tanımı; Başkanın direktifi; hasar ihtimali (nükleer); algılama ihtimali; u
(Askeri) position description; Presidential directive; probability of damage; probability of detection; procedures description; program definition; program directive; program director
mevki tespit sistemi; esas dağıtım bölgesi; korunmuş dağıtım sistemi
(Askeri) position determining system; primary distribution site; protected distribution system
mevki yüksekliği
(Askeri) height of site
mevki, hız ve zamanlama
(Askeri) positioning, velocity, and timing
mevki, zaman, irtifa
(Askeri) position, time, altitude
birinci mevki
first-class
ekonomik mevki
economy class
ikinci mevki
back seat
yetkili mevki
key position
yüksek mevki
dignity
barış zamanı çalışma stokları; destek limanı; mevki; başarı ihtimali
(Askeri) peacetime operating stocks; port of support; position; probability of success
beyan edilmiş mevki
(Askeri) declared site
beyan edilmiş mevki denetimi
(Askeri) declared site inspection
birinci mevki
first class

I've never flown first class. - Ben hiç birinci mevkide uçmadım.

birinci mevki first class
(in a train, bus), cabin class (on a ship)
devlet dairelerinde mevki alma veya satma
barratry
en son bilinen mevki
(Askeri) last known position
en yüksek mevki
pride of place
hassas mevki
(Askeri) sensitive position
ikinci mevki
second class
ikinci mevki
second-class
ikinci mevki/sınıf
1. second-class. 2. the second-class section (in a boat, train, airplane)
konum mevki raporlama sistemi
(Askeri) position location reporting system
lüks mevki
1. lounge (on a ferryboat). 2. luxury class (on a passenger ship)
rahat mevki
bed of roses
seyrüsefer kati mevki hatası
(Askeri) navigational fix error
sosyal mevki
station in life
stabilizasyon referans paketi / mevki tespit sistemi
(Askeri) stabilization reference package/position determining system
taktik mevki tanımlayıcısı
(Askeri) tactical location identifiers
tepe mevki
pride of place
turistik mevki
(Turizm) tourism class
yüksek mevki
eminence
yüksek mevki
eminency
yüksek mevki sahibi kimse
person of quality
önemli mevki
(Askeri) sensitive position
özel psikolojik harekat çalışması; standart mevki bulma sistemi
(Askeri) special psychological operations (PSYOP) study; standard positioning system
üçüncü mevki
third class