The colleague whose husband is French has left for Paris.
- Kocası Fransız olan meslektaşım Paris'e gitti.
His colleague was transferred to an overseas branch.
- Meslektaşı yurtdışındaki birime tayin edildi.
Mary slept with a coworker.
- Mary bir meslektaşı ile uyudu.
I talked to my coworkers about it.
- Onun hakkında meslektaşlarımla konuştum.
Company policy precludes fraternization between co-workers.
- Şirket politikası, farklı mevkilerdeki meslektaşları arkadaşlık etmekten men ediyor.
He works really hard, and his co-workers respect him for it.
- O gerçekten çok çalışıyor ve onun meslektaşları bunun için ona saygı duyuyor.
My colleagues warmly welcomed me.
- Meslektaşlarım sıcak bir şekilde karşıladılar beni.
My colleagues welcomed me very warmly.
- Meslektaşlarım beni çok sıcak karşıladı.