mesleğe

listen to the pronunciation of mesleğe
Türkisch - Englisch
(Ticaret) occupational
Of, relating to, or caused by an occupation

Boredom is an occupational hazard if you are a checkout girl.

of or relating to the activity or business for which you are trained; "occupational hazard
(Vocational) A program of study which focuses on job skills and includes course work only in the specific vocational area
applied to a recognised or defined work function based on distinctive competencies An occupational category may have professional attributes or be a specified category
Job related
Occupational means relating to a person's job or profession. Some received substantial occupational assistance in the form of low-interest loans. + occupationally oc·cu·pa·tion·al·ly You might be having an occupationally related skin problem. relating to, or caused by your job. adj. occupational training occupational medicine occupational disease occupational therapy
{s} pertaining to an occupation; relating to a profession; of or pertaining to a trade or calling
of or relating to the activity or business for which you are trained; "occupational hazard"
meslek
{i} profession

No matter what your profession, or how happy you may be in it, there are moments when you wish you had chosen some other career. - Mesleğiniz ne olursa olsun, ya da bu meslekte ne kadar mutlu olursanız olun, diğer bir mesleği seçmiş olmayı istediğiniz anlar vardır.

Experience is requirement for this profession. - Deneyim bu meslek için gereklidir.

meslek
(Biyoloji) occupation

Don't discriminate against people based on nationality, gender, or occupation. - İnsanlara milliyet, cinsiyet veya meslek temelinde ayrımcılık yapmayın.

mesleğe yönlendirme test ve çalışmaları
careers guidance
meslek
{i} job

It's a very stressful job. - O çok stresli bir meslek.

I'm very proud of the job I chose myself. - Kendime seçtiğim meslekten çok gururluyum.

meslek
{i} trade

Jack of all trades, and master of none. - Bütün meslekleri bilir ama hiçbirinin ustası değil.

Some electricians learn their trade within an apprenticeship system instead of going to college. - Bazı elektrikçiler üniversiteye gitme yerine çıraklık sistemi içinde mesleklerini öğrenirler.

meslek
{i} shop
meslek
{i} game
meslek
walk of life
meslek
lifework
meslek
vocation

She went through a long and arduous vocational course. - O uzun ve zorlu bir meslek kursundan geçti.

I am at vocational school. - Ben meslek okulundayım.

meslek
line of business
meslek
line
meslek
{i} calling
meslek
(a learned) profession
meslek
doctrine
meslek
metier
meslek
avocation
meslek
trade, craft
meslek
racket
meslek
phil. system
meslek
path
meslek
school (of thought), école
meslek
occupation, line of work
meslek
ism
meslek
profession, occupation, job; career; trade
meslek
career

He wanted to make singing a career. - Şarkı söylemeyi bir meslek yapmak istedi.

His professional career was bankrupt. - Mesleki kariyeri mahvoldu.

meslek
trend, movement
meslek
professional

This very interesting test reveals your professional personality. - Bu çok ilginç deney senin mesleki kişiliğini meydana çıkarmaktadır.

Do you have professional experience? - Mesleki deneyimin var mı?

meslek
(Hukuk) (yüksek öğrenim gerektiren iş) profession, vocation
meslek
lay
meslek
vocational

She went through a long and arduous vocational course. - O uzun ve zorlu bir meslek kursundan geçti.

She goes to vocational school. - O, meslek okuluna gidiyor.

Türkisch - Türkisch

Definition von mesleğe im Türkisch Türkisch wörterbuch

MESLEK
(Osmanlı Dönemi) San'at. Geçim için tutulan yol
MESLEK
(Osmanlı Dönemi) Mezheb. Mâneviyatta tutulan yol.(Sen, mesleğini ve efkârını hak bildiğin vakit, "mesleğim haktır veya daha güzeldir" demeye hakkın var. Fakat "yalnız hak benim mesleğimdir" demeye hakkın yoktur. $ sırrınca insafsız nazarın ve düşkün fikrin hakem olamaz. Başkasının mesleğini butlan ile mahkûm edemez. M.)
MESLEK
(Osmanlı Dönemi) Yol. Usul. Gidiş
MESLEK
(Osmanlı Dönemi) Sistem
Meslek
(Osmanlı Dönemi) MEDREC
Meslek
ertik
meslek
Bir kimsenin geçimini sağlamak için yaptığı sürekli iş: "Mesleği ile ilgili olanlar bir yana bırakılırsa çok az kitabı vardı."- T. Buğra
meslek
Birbirine bağlı bilimsel veya felsefî düşünceler birliği; bir fikir çevresinde toplanmış çeşitli bilgiler, dizge, sistem
meslek
Uğraş
meslek
(Osmanlı Dönemi) yol, usul, gidiş, mâneviyatta tutulan yol
meslek
Çığır, okul, ekol
meslek
Bir fikir çevresinde toplanmış çeşitli bilgiler, dizge, sistem
meslek
Birbirine bağlı bilimsel veya felsefi düşünceler birliği
meslek
Bir kimsenin geçimini sağlamak için yaptığı sürekli iş
meslek
Uğraş. Çığır, okul, ekol
mesleğe
Favoriten