Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

merely; only

listen to the pronunciation of merely; only
Englisch - Türkisch

Definition von merely; only im Englisch Türkisch wörterbuch

barely
zar zor

Çarpılmaktan zar zor kurtuldum. - I barely missed being struck.

Tom her zaman öyle kısık sesle konuşur ki ne söylediğini ben zar zor anlayabiliyorum. - Tom always speaks in such a low voice that I can barely understand what he says.

barely
ancak

Tom ancak kirasını ödeyebiliyor. - Tom can barely pay his rent.

Bazen içecek çok fazla şey ancak yeterlidir. - Sometimes too much to drink is barely enough.

barely
hemen hemen hiç

Şehri hemen hemen hiç bilmiyorum. - I barely know the city.

Leyla ve Sami birbirlerini hemen hemen hiç tanımıyorlardı. - Layla and Sami barely knew each other.

barely
z. ancak, güçbela
barely
çok az

Bir saatten daha fazla bir süredir burada bekliyoruz ve sıra çok az hareket etti. - We've been standing here for more than an hour and the line has barely moved.

Bir saattir bekliyoruz ve sıra çok az ilerledi. - We've been waiting for an hour and the line has barely moved.

barely
çok çok az

Tom çok çok az ilgileniyor gibi görünüyor. - Tom seems to be barely paying attention.

barely
dar
barely
zoraki
barely
dar darına
barely
gücü gücüne
barely
hemen hemen

Leyla ve Sami birbirlerini hemen hemen hiç tanımıyorlardı. - Layla and Sami barely knew each other.

Tom artık benimle hemen hemen hiç konuşmuyor. - Tom barely speaks to me anymore.

barely
açıkça
barely
kıtı kıtına
barely
güçbelâ

Bunu güçbela zamanında yaptım. - I barely made it on time.

barely
anca

Ekmek ve süt alacak kadar parası ancak vardı. - He had barely enough money to buy bread and milk.

Tom ancak kirasını ödeyebiliyor. - Tom can barely pay his rent.

barely
gizlemeden
barely
yalın bir şekilde/ancak
Englisch - Englisch
barely
merely; only
Favoriten