Curiosity killed the cat.
- Fazla merak iyi değildir.
He has always had a great curiosity about the world.
- Onun her zaman, dünya hakkında büyük bir merakı oldu.
Don't worry. You can confide in me.
- Merak etme. Bana güvenebilirsin.
Don't worry. They will be supervised.
- Sen merak etme. Başlarında nezaretçi bulunacak.
Magdalena is interested in geography.
- Magdalena coğrafyaya meraklıdır.
Piotr is interested in soccer.
- Piotr futbola meraklıdır.
Your friends are really concerned about your health.
- Arkadaşların senin sağlığını gerçekten merak ediyorlar.
Tom wonders if it's true.
- Tom, bunun doğru olup olmadığını merak ediyor.
I sometimes wonder if I am a girl.
- Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.
He has a great fancy for travelling.
- Onun seyahat için büyük bir merakı var.
I am fond of Australian food.
- Avusturalya yemeklerine çok meraklıyımdır.
I am fond of the cinema.
- Ben sinema meraklısıyım.
I have no special talents. I am only passionately curious.
- Ben özel yetenekleri yok. Ben sadece tutkuyla meraklıyım.
She wondered what his lips would taste like.
- O, onun dudaklarının nasıl tad alacağını merak ediyordu?
She wondered how his lips would taste.
- O, dudaklarının nasıl tat alacağını merak ediyordu.
Fadil became interested in Islam.
- Fadıl, İslam'a merak sardı.
I am curious about Japanese culture.
- Japon kültürünü merak ediyorum.
Tom calls himself a hobbyist.
- Tom kendine meraklı diyor.
Tom is a model railroad hobbyist.
- Tom model demiryolu meraklısı.
I wonder if Tom and I can take care of ourselves.
- Tom ve benim kendimize bakabilip bakamayacağımızı merak ediyorum.
Don't worry. I'll take care of that.
- Merak etmeyin. Onunla ilgileneceğim.