Don't worry. They will be supervised.
- Sen merak etme. Başlarında nezaretçi bulunacak.
Don't worry. This won't happen again.
- Merak etme. Bu bir daha olmayacak.
Tom can't help wondering whether he would have been better off if he had gone to college.
- Tom üniversiteye gitseydi daha varlıklı olup olmayacağını merak etmekten kendini alamıyor.
I still can't help wondering what happened to Tom.
- Hala Tom'a ne olduğunu merak etmekten kendimi alamıyorum.
To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
- Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
Tom can't help wondering why Mary changed her mind.
- Tom, Mary'nin fikrini niçin değiştirdiğini merak etmekten kendini alamıyor.
I wondered if I could do such a thing.
- Öyle bir şeyi yapabilip yapamayacağımı merak ettim.
I've always wondered what it'd be like to have siblings.
- Ben her zaman kardeşlere sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu hep merak ettim.
Tom can't help wondering why Mary changed her mind.
- Tom, Mary'nin fikrini niçin değiştirdiğini merak etmekten kendini alamıyor.
I still can't help wondering why.
- Sebebini merak etmemek hâlâ elimde değil.
That's something people wonder about.
- Bu, insanların hakkında merak ettiği bir şey.