Yaşlı insanlara saygı göstermeliyiz.
- Wir sollten alten Menschen Respekt zeigen.
Tüm insanlar doğuştan eşittir.
- Alle Menschen sind von Geburt an gleichberechtigt.
Kadar iki kişinin birbirini aramadan bulmasıdır.
- Schicksal ist, wenn zwei Menschen sich finden, die sich nie gesucht haben.
Tom, Fransa'da bir Çin lokantasında İngiliz borusu ile İspanyol halk melodisi çaldı.
- Tom played a Spanish folk tune on his English horn at a Chinese restaurant in France.
Eminim ki halkın seni özlüyordur.
- I'm sure your folks miss you.
Bu akademik bildiride, Almanya ve Hollanda folklorlarını karşılaştırıyorum.
- In this paper, I compare the folklores of Germany and Holland.
Wilhelm Friedrich Radloff, Türk halklarının tarihini ve folklorunu inceleyen ünlü Alman bilim adamıdır ve Tatar halk dastanlarının ilk koleksiyonunu derlemiştir.
- Wilhelm Friedrich Radloff is the famous German scientist who have studied the history and folklore of Turkic peoples and compiled the first collection of Tatar folk dastans.
Burada görülecek hiçbir şey yok, millet. Devam edin.
- Nothing to see here, folks. Move along.
Orada bekleyin, millet.
- Hang in there, folks.
Siz insanlarla çalışmak bir zevkti.
- It was a pleasure working with you folks.
Hollanda halk biliminde kabouterler yer altında yaşayan minik insanlardır.
- In Dutch folklore, kabouters are tiny people who live underground.
İrlanda halk müziğiyle çok ilgileniyorum.
- I'm very interested in Irish folk music.
1960'larda halk müziği çok popülerdi.
- In the 1960s, folk music was very popular.
O onların duyarlı varlıklar olmadıklarını düşünüyor.
- He thinks that they are not sentient beings.
İnsanlar bilinçli varlıklardır.
- Humans are conscious beings.
Humans were never meant to live forever.
- Die Menschen waren nie dazu gedacht, ewig zu leben.
Humans are the vehicles that genes use to propagate themselves.
- Die Menschen sind die Vehikel, die die Gene nutzen, um sich zu vermehren.