She didn't dare touch the greasy restaurant menu.
- O, yağlı restoran menüsüne dokunmaya cesaret edemedi.
I asked for a menu of fried rice in a ramen shop.
- Ben bir Japon yemeği dükkanında bir kızarmış pirinç menüsü istedim.
There was a great variety of dishes on the menu.
- Menünün içinde büyük bir çeşit yemek vardı.
Can I have the menu again, please?
- Menüyü tekrar alabilir miyim lütfen?