mekansız

listen to the pronunciation of mekansız
Türkisch - Englisch
placeless
spaceless
mekân
space

The sanctity of this space is absolute. - Bu mekanın kutsallığı mutlaktır.

mekân
place

There are a lot of beautiful places in Japan. - Japonya'da bir sürü güzel mekân var.

They stayed away from the place. - Onlar mekandan uzak kaldılar.

mekân
{i} site
mekan
residence
mekan
location

Can you email me the location? - Bana mekanı e-postayla gönderir misin?

mekan
room

I wasn't aware that the toilet and the bath are in the same room in the United States. - ABD'de tuvalet ve banyonun aynı mekanda olduğunun farkında değildim.

Sami was in a good room. - Sami iyi bir mekandaydı.

mekan
environment
mekan
abode
mekan
lieu
mekân
residence, abode, seat
mekân
locality
mekân
phil. space
mekân
hangout

This bar is a popular student hangout. - Bu bar popüler bir öğrenci mekanı.

mekân
place; residence, abode; space
Türkisch - Türkisch
bimekan
lamekan
MEKÂN
(Osmanlı Dönemi) (Kevn. den) Yer. Durulan yer. Ev, hane, mesken. Mahal
Mekan
uzam
mekan
Yer, bulunulan yer
mekan
Uzay, feza
mekan
Uzay
mekan
Ev, yurt
mekan
Afyonkarahisar ilinde bir yayla
mekân
(Osmanlı Dönemi) yer
mekansız
Favoriten