O bir peri masalından bir çeşit prenses gibi görünüyordu.
- She seemed like some sort of princess from a fairy tale.
Bugün ne çeşit televizyon programları var?
- What sort of television programs are on today?
Tom bir çocuk olarak hayli utangaçtı.
- Tom was sort of shy as a kid.
O iş hemen hemen bitti.
- That job is pretty much finished.
Bilmen gereken her şey hemen hemen bu.
- That's pretty much everything you need to know.
Onlar oldukça fazla yalnız.
- They're pretty much alone.
Tom oldukça fazla evde kalır.
- Tom pretty much stays at home.
Biz neredeyse umudumuzu kaybettik.
- We pretty much gave up hope.
Sanırım söylemek istediğim bir şeyi neredeyse tamamen söylemek için yeterince iyi şekilde Fransızca konuşabilirim.
- I think I can speak French well enough to say pretty much anything I want to say.
Tom toplantıyı büyük ölçüde unuttu.
- Tom pretty much forgot about the meeting.
Onu büyük ölçüde aştım.
- I've pretty much gotten over it.
O, ne tür bir oyundur?
- What sort of play is it?
O tür şeyi ne tip insan yapardı?
- What sort of person would do that kind of thing?