Seninle gerçek hayatta buluşmak harikaydı.
- It was awesome to meet you in real life!
Meg Tom'la tekrar buluşmaktan mutluydu.
- Meg was happy about meeting Tom again.
Seninle burada karşılaşmak ne şans.
- How lucky to meet you here.
Şimdi canım onunla karşılaşmak istemiyor.
- I don't feel like meeting her now.
Ne olursa olsun, seni karşılamak için istasyona geleceğim.
- Rain or shine, I will come to meet you at the station.
Babamı karşılamak için havaalanına gittim.
- I went to the airport to meet my father.
Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.
- Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.
O seninle tanışmak istiyor.
- He wants to meet you.
Görüşmek istediğim Tom'dur.
- It's Tom I want to meet.
Ben kısa sürede seninle tekrar görüşmek için sabırsızlanıyorum.
- I look forward to meeting you again soon.
Sana rastlamak ne güzel. Ben bir karıncayiyenim.
- Pleased to meet you. I am an anteater.
Sizin gibi hoş insanlara rastlamak enderdir.
- It's rare to meet nice people like you.
Atletizm yarışması 15 Ekim'de düzenlendi.
- The athletic meet took place on October 15.
Atletizm yarışması yıllık bir etkinliktir.
- The athletic meet is an annual event.
Tom geçimini yapmak için çabaladı.
- Tom struggled to make ends meet.
Tom seninle bir miting yapmak ister.
- Tom wants to have a meeting with you.
Biriyle ilk defa karşılaştığında,konuşmayı hafif sürdür.
- When meeting a person for the first time, keep the conversation light.
Her zamanki saatte seni karşılayacağım.
- I'll meet you at the usual time.
Toplantılar için oda uygun olacak mı?
- Will the room be available for the meetings?
Toplantımız için uygun zaman bulabilir misin?
- Can you find suitable time for our meeting?
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- She promised to meet him at the coffee shop.
Paris'te onunla buluşma şansım vardı.
- I had a chance to meet him in Paris.
Ben sizinle karşılamaya can atıyorum.
- I've been anxious to meet you.
Biz şirketimizin atletizm karşılamasına katıldık.
- We participated in the athletic meet of our company.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- She promised to meet her at the coffee shop.
Paris'te onunla buluşma şansım vardı.
- I had a chance to meet him in Paris.
Onunla karşılaşmadan önce, Pizzaro adamlarının ve silahlarının çoğunu kasaba yakınında sakladı.
- Before meeting him, Pizzaro hid many of his men and guns near the town.
Ben, atletizm karşılaşmalarına katıldım.
- I took part in the athletic meeting.
OK, let's arrange a meet with Tyler and ask him.
And therewythall they spurred their horsys, and mette togydirs so harde that Sir Epynogrys smote downe Sir Dynadan.
Shall we meet at 8 p.m in our favorite chatroom?.
I met with them several times.
The right wing of the car met the column in the garage, leaving a dent.
The forest meets the sea along this part of the coast.
pleased to meet you.
Would you meet her?.
England and Holland will meet in the final.
... Meet others song writers. ...
... in time and meet your teenage mother before you are born and she falls in love with you, ...