marvelous; wonderful; sumptuous; beautiful or handsome (about a person)

listen to the pronunciation of marvelous; wonderful; sumptuous; beautiful or handsome (about a person)
Englisch - Türkisch

Definition von marvelous; wonderful; sumptuous; beautiful or handsome (about a person) im Englisch Türkisch wörterbuch

gorgeous
harikulade
gorgeous
{s} harika

Yüzüğü harika değil mi? - Isn't her ring gorgeous?

O hasta olsa bile harika görünüyor. - Even ill she looks gorgeous.

gorgeous
{s} göz kamaştırıcı

Bence göz kamaştırıcısın. - I think you're gorgeous.

Senin kesinlikle göz kamaştırıcı olduğunu düşünüyorum. - I think you're absolutely gorgeous.

gorgeous
{s} muhteşem

O gerçekten muhteşem. - He's really gorgeous.

Muhteşem görünüyorsun. - You're looking gorgeous.

gorgeous
{s} görkemli

Bu görkemli bir şehir. - This is a gorgeous town.

Ne görkemli bir çiçek! - What a gorgeous flower!

gorgeous
tıkabasa yemiş
gorgeous
debdebeli
gorgeous
{s} parlak
gorgeous
çok güzel

O zengin ve daha da iyisi o çok güzel. - She's rich, and even better, she's gorgeous.

Çok güzel gözlerin var. - You have gorgeous eyes.

gorgeous
hoş
gorgeous
tatlı
Englisch - Englisch
{s} gorgeous
marvelous; wonderful; sumptuous; beautiful or handsome (about a person)
Favoriten