He was exposed to danger.
- O, tehlikeye maruz kaldı.
The commander exposed his men to gunfire.
- Komutan adamlarını silah atışına maruz bıraktı.
The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat.
- Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.
Tom was subject to physical and emotional abuse.
- Tom fiziksel ve duygusal istismara maruz kalmıştı.
It's dangerous to expose babies to strong sunlight.
- Bebekleri güçlü güneş ışığına maruz bırakmak tehlikelidir.
In fact, the inhabitants have been exposed to radioactive rays.
- Aslında, yerleşik halk radyoaktif ışınlara maruz kalmaktadır.
In fact, the inhabitants have been exposed to radioactive rays.
- Aslında, yerleşik halk radyoaktif ışınlara maruz kalmaktadır.
Man is the only animal subject to becoming an imbecile.
- İnsan embesil olmaya maruz kalan tek hayvandır.