Bazı genç Japon halkı, bekar olmayı evli olmaya tercih ederler.
- Some young Japanese people prefer being single to being married.
Evliyim ve iki çocuğum var.
- I am married and have two children.
Ben onun evlilik yaşamına hayal kırıklığına uğradım.
- I was disillusioned at his married life.
Evlilik hayatına alışmak uzun zaman alır.
- It takes a lot of time getting used to married life.
Onlar Noel Yortusu'nda evlendiler.
- They married on Christmas Eve.
Onunla Haziran'da evleneceğim.
- I'm getting married to her in June.
Onun için boşanma tek dezavantajla iyi bir buluş: ilk önce evlenmek zorundasın.
- For him, divorce is a good invention, with one sole disadvantage: you have to get married first.
Bence Tom ve Mary evlenmek için çok genç.
- I think Tom and Mary are too young to get married.