Tom bana ebeveynlerimin ayrılmadan önce ne kadar süredir evli olduklarını sordu.
- Tom asked me how long my parents had been married before they separated.
Felicja, Łazarz adında yakışıklı bir adamla evli.
- Felicja is married to a handsome man called Lazarz.
Ben, şimdi benimle evlenmek istediğini biliyorum, ama siz daha sonra ikinci düşüncelere sahip olacağınızı düşünmüyor musunuz?
- I know you want to marry me now, but don't you think you'll have second thoughts afterward?
Martyna ile evlenmek istiyorum.
- I want to marry Martyna.
Suzie ile evlenmek üzere değilim.
- I'm not about to marry Suzie.
Martyna ile evlenmek istiyorum.
- I want to marry Martyna.
Evlilik yaşam şekilleri çok değişiyor.
- Patterns of married life are changing a lot.
Evlilik hayatına alışmak uzun zaman alır.
- It takes a lot of time getting used to married life.
Lisa Lillien, Dan Schneider ile evlenmiştir.
- Lisa Lillien is married to Dan Schneider.
Onlar Noel Yortusu'nda evlendiler.
- They married on Christmas Eve.
Bence Tom ve Mary evlenmek için çok genç.
- I think Tom and Mary are too young to get married.
Doğmak, evlenmek ve ölmek, her zaman para getirir.
- Be born, get married, and die; always bring money.
18 yaşından küçükler evlenemez.
- People under 18 cannot marry.
Keşke benimle evlense.
- If only she would marry me.
Kızını bir doktorla evlendirmek istiyor.
- She wants to marry her daughter to a doctor.
Kızını benim gibi bir adamla evlendirmek ister misin?
- Would you want your daughter to marry a guy like me?
I have chequed him for it, and the young lion repents; marry, not in ashes and sackcloth, but in new silk and old sack.
The kyngdome of heven is lyke unto a certayne kinge, which maryed his sonne .
In some cultures, it is acceptable for an uncle to marry his niece.
His daughter was married some five years ago to a tailor's apprentice.
A justice of the peace will marry Jones and Smith.