Definition von marking im Englisch Türkisch wörterbuch
- çabukluk
- (Bilgisayar) ölçek imleme
- işaret
Bu işaretlemeler ne anlama geliyor?
- What do these markings mean?
Bizim ve komşunun avlusu arasındaki sınırı işaretlemek için bir çit vardır.
- There is a fence marking the boundary between our yard and the neighbor's.
- markaj
- işaretlerek
- (Eğitim) not verme
- markalama
- (Bilgisayar) imlemeyi
- nişan
- çizme
- değerlendirme
- {f} işaretle
Bu köpek ırkının çok özel işaretleri var.
- This dog breed has very special markings.
Öğretmen kağıtları işaretlemekle meşgul.
- The teacher is busy marking papers.
- marka
- işaretleme
Öğretmen kağıtları işaretlemekle meşgul.
- The teacher is busy marking papers.
Bu işaretlemeler ne anlama geliyor?
- What do these markings mean?
- işaretleyerek
- hayvanların tüy veya deri veya pullarının farklı renkleri
- (Askeri) İŞARET: Mühimmat, uçak, silah veya diğer bazı malzeme ve teçhizat üzerine, boyama ve damgalama suretiyle konulan sembol veya numara
- renkli leke
- marking ink sabit mürekkep
- {i} işaretler
Bu köpek ırkının çok özel işaretleri var.
- This dog breed has very special markings.
- mark işaretle/iz yap
- (Dilbilim) izleme
- (Hukuk) ücretleme
- mark
- işaretlemek
Askerin mezarını işaretlemek için yalnızca basit bir beyaz haç vardı.
- There was only a simple white cross to mark the soldier's tomb.
Öğretmen kağıtları işaretlemekle meşgul.
- The teacher is busy marking papers.
- mark
- işaret
O, şemsiyesine bir işareti olarak kırmızı bir kurdele koydu.
- She put a red ribbon on her umbrella as a mark.
Bu işaret ne anlama geliyor?
- What does this mark mean?
- marking current
- (Askeri) işaret akımı
- marking to the market
- (Ticaret) piyasaya göre ayarlama
- marking gauge
- nişangeç
- marking gauge
- mihengir
- marking tag
- işaretleme etiketi
- marking wave
- markalayıcı dalga
- marking tool
- İşaretleyici gereç
- marking wave
- markalayici dalga
- marking a man
- (Spor) hücumcuyu tutma
- marking articles
- (Bilgisayar) makaleleri işaretleme
- marking buoy
- (Askeri) MARKALAMA/İŞARETLEME ŞAMANDIRASI: Bak. "control buoy"
- marking buoy
- (Askeri) işaretleme şamandırası
- marking buoy
- (Askeri) markalama şamandırası
- marking character
- imleme karakteri
- marking current
- (Askeri) İŞARET AKIMI, MANYETİK ÇALIŞMA AKIMI: Bak. "marking impulse"
- marking diagram
- markalama şeması
- marking disk
- (Askeri) İŞARET DİSKİ: Bir sopa veya çubuğun ucuna takılan renkli disk. Hedef çukurunda bulunan bir er bunu kullanır. Hedefe yapılan her atışın kıymetini işaret etmekte kullanılır. Buna (long range disk) de denir
- marking disk
- (Askeri) işaret diski
- marking error
- (Askeri) işaretleme hatası
- marking error
- (Askeri) İŞARETLEME HATASI: Deniz mayın harbinde, işaretin bir hedeften mesafe ve istikamet farkı
- marking fire
- (Askeri) İŞARET ATEŞİ: Tanımlama amacıyla bir hedefin üstünde yakılan ateş
- marking fire
- (Askeri) işaret ateşi
- marking flag
- (Askeri) işaret flaması
- marking flag
- (Askeri) İŞARET FLAMASI: Hedefli eğitim atışlarında, bir birliğin yerini, tehlikeli sahayı veya başka maksatları belirtmek için kullanılan ufak bayrak
- marking gauge
- mehengir
- marking impulse
- (Askeri) İŞARET PALSI: Telemprimör ile göndermede kullanılan iki pals tipinden biri. Genel olarak, bu pals esnasında akım, teleprimörün alıcı manyetiğinden geçer. Telli çevrimlerde buna (marking current) denir
- marking impulse
- (Askeri) işaret palsı
- marking ink
- çıkmaz mürekkep
- marking label
- markalama etiketi
- marking of packages
- ambalajların işaretlenmesi
- marking panel
- (Askeri) İŞARET PANOSU: Genellikle dost birliklerin, görsel haberleşme amacıyla birbirlerine gösterdikleri pano. Ayrıca bakınız: "panel code", "identification panel"
- marking panel
- (Askeri) işaret panosu
- marking pennant
- (Askeri) üçgen işaret flaması
- marking pennant
- (Askeri) ÜÇGEN İŞARET FLAMASI: Hedefli eğitim atışlarında, bir birliğin yerini, tehlikeli sahayı veya başka maksatları belirtmek için kullanılan, üçgen şeklinde, küçük flama. Ayrıca bakınız: "marking flag"
- marking press
- (Matbaacılık, Basımcılık) markalama presi
- marking ring
- (Otomotiv) işaretleme halkası
- marking sleeve
- markalama manşonu
- marking strip
- markalama şeridi
- marking table
- işaretleme masası
- marking tape
- markalama teypi
- marking teams
- (Askeri) İNİŞ SAHASI İŞARETLEME TİMLERİ: Seyrüsefer yardımcı tesislerini kurmak görevi ile bir hava indirme sahasına indirilmiş personel. Ayrıca bakınız: "pathfinder", "pathfinder aircraft"
- marking template
- işaretleme şablonu
- mark
- {i} (derste) not, numara
- non-marking
- İz bırakmaz
- mark
- im, imlemek işaret;imlemek /
- mark
- not atmak
- mark
- {i} iz
- mark
- {i} damga
Transistörün icadı yeni bir döneme damgasını vurdu.
- The invention of the transistor marked a new era.
Büyük çiftliklerde sığırlar genellikle damgalarla işaretlenirler.
- On large farms, cattle are usually marked with brands.
- mark
- etiketlemek
- mark
- marka
- bench marking
- kıyaslamak
- bench marking
- karşılaştırmak
- conformity marking
- (Ticaret) ce uygunluk işareti
- mark
- nişane
- mark
- damgasını vurmak
- mark
- belirteç
Ben gerçekten şimdiye kadar bunun hakkında hiç düşünmedim ama otobandaki şerit belirteçleri şaşırtıcı biçimde uzun.
- I never really thought about this until now, but the lane markers on the freeway are surprisingly long.
- mark
- (Ticaret) fiyat etiketi koymak
- mark
- numaralamak
- mark
- not (derste)
- mark
- kalıntı
- mark
- bellik
- mark
- hesaba katmak
- mark
- dağ
- mark
- markalamak
- mark
- röper
- mark
- (Tıp) n.İşaret, nişan, leke, yara yeri, iz, kusur, sakatlık, bozukluk
- mark
- (okulda) not
- mark
- marke etmek
- mark
- belirtke
- mark
- (Bilgisayar) imle
- mark
- puanlamak
- mark
- belgi
- mark
- numara
- mark
- (Bilgisayar) imlemek işaret
- mark
- eser
- mark
- spor başlama çizgisi
- mark
- belirtmek
- mark
- standart
- mark
- norm
- mark
- alman markı
- mark
- leke
- mark
- yer
Tom yerel bit pazarında Mary'yle buluştu.
- Tom met Mary in a local flea market.
Markku yerel futbol kulübüne katıldı.
- Markku joined the local football club.
- markings
- işaretler
- airway marking
- pist tanıma işareti
- mark
- lekelemek
- mark
- not
Arkadaşım, İngilizce sınavında iyi notlar aldı.
- My friend got good marks in the English examination.
O, bütün dersi ezberleyerek tam not aldı.
- She got full marks by memorizing the whole lesson.
- mark
- mark
- mark
- nişan
Tom uzman bir keskin nişancıdır.
- Tom is a proficient marksman.
Tom mükemmel bir nişancıdır.
- Tom is an excellent marksman.
- mark
- {f} işaretle
Öğretmen kağıtları işaretlemekle meşgul.
- The teacher is busy marking papers.
Sığırlar damgalarla işaretlenirler.
- The cattle are marked with brands.
- mark
- göstermek
Öğretmen onun yok olduğunu göstermek için onun adının yanına bir işaret koydu.
- The teacher put a mark next to his name to show that he was absent.
- mark
- damgalamak
- mark
- işaret etmek
- mark
- istenen düzey ya da nitelik
- mark
- etiket
Biz HTML'nin, temel bir kural olarak, açık ve kapalı etiketlerle işaretlenmiş elementler olduğunu açıkladık.
- We have explained that HTML is, as a basic rule, elements marked up with open and close tags.
- mark
- Alman parası
- mark
- çizik
Sami'nin yüzünün her yerinde çizikler vardı.
- Sami had marks all over his face.
- mark
- belirti
Japonlar saygı belirtisi olarak her zaman eğilmezler.
- The Japanese do not always make a bow as a mark of respect.
- mark
- işaret koymak
- mark
- alamet
- mark
- iz bırakmak
Herkes bir iz bırakmak ister.
- Everyone wants to leave a mark.
Bir iz bırakmak istiyorum.
- I want to leave a mark.
- mark
- hedef
Bu yüzden, etik sorun devam ediyor: sigara üreticilerine hedef küresel pazarlara izin verilmeli mi?
- Thus, the ethical issue remains: Should cigarette makers be allowed to target global markets?
Mermi hedefini buldu.
- The bullet found its mark.
- mark
- yara izi
- mark
- etki
New York'ta Ekim 1987 borsa krizi hâlâ etkili bir şekilde hatırlanmaktadır.
- The stock market crash of October 1987 in New York is still vividly remembered.
- mark
- çizgi
Çizgilerinize, hazırlanın, başlayın!
- On your marks, get set, go!
- markings
- işaretleri
Bu köpek ırkının çok özel işaretleri var.
- This dog breed has very special markings.
- Mark
- (isim) markos
- Mark
- {i} markos
- alternative marking
- (Otomotiv) alternatif işaretleme
- circle marking
- daire işaretleme
- compartment marking
- (Havacılık) kabinin işaretlenmesi
- compartment marking
- (Askeri) BÖLÜM İŞARETLENDİRMESİ: Bir hava taşıtında, ağırlık ve denge gereksinimlerine uygun olarak yüklerin yerleştirilmesi için kabini bölümler şeklinde ayıran bir sistem
- compartment marking
- (Askeri) bölüm işaretlendirmesi
- conformity marking
- (Avrupa Birliği) Uygunluk İşareti
- depth marking
- (Turizm) derinlik işareti
- dipstick marking
- (Otomotiv) seviye çubuğu işareti
- dipstick marking
- (Otomotiv) yağ çubuğu işareti
- equivalent marking
- (Otomotiv) eş anlamlı işaretleme
- force marking
- (Askeri) KUVVET GÖNDERME NUMARASI: Bir hareket emrinde, bir bütün halindeki kuvvet için sevkedilen ikmal maddelerini veya malzemeyi tanıtmak üzere, bir işaret olarak tahsis edilen ve sonunda harf bulunmayan gönderme numarası. Ayrıca bakınız: "unit marking"
- laser target marking system
- (Askeri) Bak. "laser target designating system"
- logistics applications of automated marking and reading symbols
- (Askeri) otomatik işaretleme ve okuma sembolojisi lojistik uygulamaları
- mark
- a bad mark kırık not
- mark
- mevzudan dışarı
- mark
- {f} damga vurmak, damgalamak
- mark
- kâfi derece
- mark
- {i} leke; çizik. 9
- mark
- (Askeri) PARLAK NOKTA: Kara ve deniz topçu desteğinde, hedef üzerindeki optimum aydınlatma anını belirlemek için gözlemci/belirleyici tarafından aydınlatma fişeklerini ateşlemede yapılan rapor
- mark
- {i} im
- mark
- not beside the mark konu dışı
- mark
- {f} not vermek
- mark
- {f} dikkat etmek, dikkate almak
- mark
- istenen düzey ya da n
- mark
- {f} mimlemek
- mark
- {f} çizmek, yazmak
- mark
- kötü
En kötü ihtimalle, ortalama bir puan alacağım.
- At worst, I will get an average mark.
- mark
- iskandil savlası üzerinde kulaç işareti
- mark
- {f} çizmek
- mark
- {i} ün, şöhret
- mark
- {f} dikkate almak
- mark
- puan
İngilizcede 100 üzerinden 90 puan aldı.
- He got 90 marks out of 100 in English.
En kötü ihtimalle, ortalama bir puan alacağım.
- At worst, I will get an average mark.
- minefield marking
- (Askeri) mayın tarlası işaretleme
- minefield marking
- (Askeri) MAYIN TARLASI İŞARETLEME: Mayın tarlasının mahalli ve büyüklüğünü belirten, standartlaşmış bir işaretleme sistemi
- optional marking
- (Otomotiv) isteğe bağlı işaretleme
- revision marking
- Düzeltme İmleme
- scale marking
- olcek imleme
- service marking
- (Askeri) HİZMET İŞARETLERİ: Usulüne göre yüklenip boşaltılmaları, depolanmaları ve kullanılmaları ile ilgili bilgiyi vermek üzere, ikmal maddeleri ve cephanenin üzerine boya, şablon veya damga ile konulan remizler, rakamlar, veya harfler
- shipment digit marking
- (Askeri) sevkiyat markalaması
- shipment digit marking
- (Askeri) SEVKİYAT MARKALAMASI: Mevzuata işaretlenen ve sevkiyatı bir dokümanla tevsik için ilgili dokümanlar üzerine konulan remizler
- static marking
- (Askeri) SABİT İŞARETLEME: Statik elektriğin istenmeyen etkisi ile fotoğraf negatiflerinde veya diğer görüntüde meydana gelen işaretler
- static marking
- (Askeri) sabit işaretleme
- stripe marking
- (Havacılık) şerit işaretler
- suppressive argument marking
- (Dilbilim) gizil öge izleme
- tire marking
- (Otomotiv) lastik tanımlama işaretleri
- unit marking
- (Askeri) BİRLİK GÖNDERME NUMARASI: Bir harekette, belirli bir birliğe ait ikmal maddeleri ve malzemenin tanınması için tahsis edilen gönderme numarası ve bunun sonundaki harf veya harfler. Ayrıca bak "force morking"
- voluntary marking
- ihtiyari standart
- voluntary marking
- (Ticaret) ihtiyari işaretleme